foto: temsili - bizim evde her şey bi miktar düşük çözünürlükte böyle, n'etçen?
Uzun süredir bitki bakan biri olduğum halde, çiçeklerimle konuşmayı henüz denemedim. Lakin onların kendi aralarında konuştuklarını da duymazdan gelecek değildim. Hele son birkaç gündür işittiklerim, açıkçası bitkilerin naifliğine olan inancımı epey sarstı.
Misal Hollanda’dan elimle getirdiğim, tohumuna avro saydığım birkaç tip var ki, saymaz olaymışım. İçlerinden biri bildiğin yalancı çıktı. Eve böcek kapan, etobur bitki kisvesi altında girdikten sonra, büyüyüp sineğe böceğe hiçbir talebi olmayan dandik bir çalı oldu. Yine de bakıyorum hatunda kibirin biri bin para. Daha bu sabah diğer Dutch’larla birlik olup Sardunyaları eziklediğini kulaklarımla duydum. Neymiş, sardunyalar sürekli çiçek dökerek balkonu kirletiyorlarmış. “Nıç nıç nıç”mış. Hayır sana ne oluyosa? Sinek avlamıyosun da balkon mu süpürüyosun bre yavuşek züppe?
Neyse ki, Sardunyalar kalabalık. Hepsi mülteci; hepsi başka saksılardan kırılıp balkona kapağı attılar. Mizacı mücadeleci sardunların en büyüğü, yalancı etobura yan yan baktı. “Şekerim sen önce bi kışı atlat da sonra konuşalım bunları” şekli laf çaktı. Baktı sardunların pabuç pahalı, Hollandalı bu kez Avokadolar’dan destek aradı, fitneci piç. Ama Avokadolar delikanlı çocuklar; bi kere kendilerini tropik değil, Migroslu sanıyorlar. Vaktiyle salataya doğranmış olmanın verdiği efendilikle, hemen konuyu değiştirip, yaklaşan gübrelenme döneminden bahse başladılar.
Gübre konusu boka sarınca içlerinden biri, hadi adını da vereyim Laz Fesleğen, “Abilerum ablalarum, ha burayağ en guzel kokan bitgi yarişmasu yapalum da” tuturmasın mı? Balkon birbirine girdi. Henüz baygın kokulu dev beyaz çiçekler açmasına iki ay olan Boru Otu “Erken seçime hayır!” şekli tavrını koydu. Mayıs’ta çiçekleri döken güller “Hakkımız yeniyor, bunu kaldıramayız!” şekli çemkirmeye geçtiler. Pek bir kokusu olmayan lakin çiçekleri mor ve sevimli olan Sabah Çiçeği ise hepsine pis pis bakıp, “Şimdi hiç sizinle uğraşamıycam ama belki uğraşırım yaneee” gibisinden dudak büktü. Bu çıkış diğerlerini epey ürküttü. Zira ecnebi adı “Morning Glory” olan bu tip, sarmaşıkların en belalısı. Hemen her saksıda tohumu, her saksıda bir adamı var. Üstelik manyakça hızlı büyüdüğünden, ben bi hafta balkona uğramasam bütün çiçekleri affedersiniz s.ker atar.
Böylece “En güzel kokan çiçek 2015” yarışması rafa kalktı. O esnada son üç yıldır aynı çömlekte boy atan Citrof, “Benim yeni saksıya çıkmam lazım abi, böyle olmuyor” şikayetlerine başladı. Halbuki haberi yok ama kendisi aslında bonzai. Ben budamayı bilmediğimden ayı gibi oldu zaar. Bir de o dallarla mini mandalinler verişi var, sanırsın büyük olay. Nane iti, bunu duyunca durur mu? “Abi bana her saksı dar yea. Bak misal, elindeki en geniş saksının köşesine ek beni, üç ay sonra bir bakmışın saksının taa öbür ucundayım. Bir oradayım bir burda, hayaller ortasında be abi… Yine de yoluyolar beni be abi, alkollerine meze ediyollaa” diye ortamı kaynattı.
Nane “Beni yoldular” söylenir de, kedi çimi durur mu? Haklı aslında, tüm ekibin en ezilmişi, halk çocuğu, kedilerin her sabah kusmak için yedikleri bu gariban çim. Aslında kedi çimi bile değil, Kadıköy Belediyesi’nin “fazla geldi” diye kesip, bir kumaş parçası gibi yol kenarına attığı halı çimlerden. İki yıldır genişçe bir salata kasesinde yaşıyor ve sanırım evde bakılmak diğerlerinin aksine onu epey bozuyor. “Hani benim parkım, ah vatanım, vah vatanım” ağlaşıyor da, balkon ahalisi bunu pek takmıyor. Yine içli bir türkü tuturdu. “Kimse üstümde piknik etmiyor, buna çimlik denir mi? Kediler ısırıyor ama kimse biçmiyor, böyle çimlik edilir mi?”
Artık hangi yörenin türküsüyse, yeminle içim dağlandı. Çektim salağı balkonun ortasına, bi el bezi attım üstüne. Sonra da yarım göt de olsa oturdum tepesine ki gariban üstünde piknik ediliyor sansın. Akabinde hemen aklım başıma geldi de, panikle kalktım oradan.
Bitki kısmına güven olmayabilir. Konuşmalarını anladığımı, bilmesin p.çler.
biterken
Halkın Tercihi
-
Simone de Bualemgötünekurbanivoir- Şikago-1954 Şimdi aranızda şaşıranlarınız olabilir; Deniz sen anca dijital reklam, bi de "basılma...
-
Bu yazının sonunda feyk yok. En başından diyelim, harf harf gerçekliğine alışır gibi... Kişisel Yoda'm, eski evimin kadını, küçük kirli ...
-
Hayır, size bu yazıda uğradığım tacizleri, 35 yıllık hayatımda erkek cinsinin zulmüyle, egosuyla ve libidosuyla nasıl imtihan edildiğimi anl...
-
Sevgili başbakanım, Kusuruma bakmayın, başbakanın b'sini büyük yazmadım. Zira son zamanlarda adınızla yazılmak suretiyle baş har...
-
Sovyet Blog'unun çöküşü 90'lı yılların pek çok acaipliğinden biriydi. Bunun yurdumuzdaki etkisi ise çok geçmeden, Karadeniz sahiller...
-
Bir süredir tıpkı ortaokulda inek yıllarımda olduğu gibi kendimi okumaya verdim. Bu inekliğim hatırlarsanız hemen hemen okumayı sökünce başl...
-
Kendimi politik bir insan olarak görmüyorum. Hiç bir siyasi partiye yakınlığım yok. Pek çok resmi ideolojiyi gerekçeli temelinden, p...
-
Ensenin açılmasından mı, biraz Heidi, biraz Amelie, aslında erkek bilinçaltındaki sübyan sevdasından mı ? Bilmiyorum, bilemiyorum lakin bir ...
-
Bu ülkede çok değil bir iki ay önce 27 yaşında bir anne, üşüyen çocukları için saç kurutma makinesini açık bırakıp, yan odada kendini astı...
-
Kuğulu Park'ta in, cin ve bi takım öredekler top oynuyor Tunalı Hilmi Caddesi’nde, gecenin bir buçuğunda, Duman şarkıları bağırarak ...
2 vatandaş cevab hakkı kullandı :
Ayy,ne güldüm Deniz abla!Çok komik olmuş bu yayın,gülümseyerek,kahkahalar atarak okudum.Bitkilerin konuşmalarını da çok güzel kurgulamışsın,ellerine sağlık.Bloğuma da bir göz at derim.İyi günler. :)
eğelenerek okuduk :)
Post a Comment