
- Aferim. Ben de bokumla kavga ettim ama hiç sonuç alamadım.
- Ne gibi?
- Bok olmaya devam etti yani, onu diyorum. Niyetin iyi olsa da sonuç alamayacağın durumlar oluyo bazen hayatta.
- Ağır geldin sabah sabah. Belki niyetlerimiz tahmin ettiğimiz kadar müspet değildir. Yani CHP'nin 70lerden beri bi skim olamamasını iyi ama kifayetsiz niyetlere bağlamamak lazım.
- Kifayetsiz, üstelik çok da iyi olmayan niyetlere mi bağlamak lazım yani?
- İzmir, Muğla, Aydın. Koca ülkede başka kimsenin iplemediği niyete müspet denemez canım kardeşim. Ayrıca kifayetsizlik ve niyet sadece bi takım etken maddeler. Çok daha yoğun bileşenleri var yaşadığımız toplu histerinin.
- Milletçe histeriğiz diyosun ama bence sadece yansıtıyosun.
- Kendimden yola çıkarak toplumu anlamaya çalışıyorum diyelim. Evet ben biraz manyağa bağlamış olabilirim, ama hiç de yalnız değilim. Bu haziran onu anladım.
- Ben bi bok anlamadım.
- Şöyle izah edeğim ciciğim; bazı ıslak rüyalarında hani, aslında hiç hoşlaşmadığın, canını çok sıkan, seni sürekli rahatsız eden, ezen patronuna alt dudak verirken görürsün kendini. Teslimiyet duygusunu bünye, mücadele edemeyeceği durumları kabullenip, hayatta kalmak için üretip kullanıyo bazı bazı.
- Stockholm Sendromu diyosun.
- Sadece bir Muse şarkısı değildir de diyorum.
- Yani biz milletçe, bizi rehin alan güce tapınma eğilimleri gösteriyoruz, doğru mu anladım?
- Güce tapınmak insanda doğuştan açık gelen bir düğme. En kutsanmış bireysellikler bile bir noktada kendisinden büyük ve kudretli bir yapının parçası olmak, o tercihsiz ve hatta eylemsiz düzlükte kendini güvenle koyvermek istiyor.
- Sen kendini güvende mi hissediyorsun şimdi?
- Ben hissedemiyorum. Ama hissedeni, en azından bunun arayışında olanı, buna muhtaç olma halini anlayabiliyorum. Empati bizde ata sporudur çünkü, yıllarımızı verdik.
- Yıllarını verdin ama gidip bi oy vermedin.
- Vermedim, hem de şimdiye kadar hiç vermedim. Bana siyaset bilimi okutup, siyasetin en kadar öngörülebilir bir oyun olduğunu anlamamı sağlayan ailem sağ olsun.
- Ailen hiç sevmedi yannız bu demokrasiye bakış açını, ya da bakmayışını.
- Demokrasi bebeğim, bizimki gibi "çocuk toplumlar"da şey gibi... 4 yaşında bi veledin eline Macbook Pro verip, tasarım, yok efenime söyliim video art yapsın diye beklemek gibi.
- 4 yaşındaki insanlar başladı o işlere. Şimdiki nesil çok acaip.
- Maymun demek istemedim, sen anla artık. Kediye bisiklet vermek gibi de diyebilirdim. O kadar çok şeye, öyle alakasız şeyler verebilirsin ki, aklın oynar, örnekle ağlatırım ulan seni.
- Çok asabisin, halbuki ne olacağını bal gibi biliyorsun.
- Bilmek başka, kabullenmek bambaşka. Üstelik dahası da var.
- Dahası ne ki?
- Pek çok yaşam seçeneğine sahip olduğunu sanıp, son tahlilde aslında bi skim seçemeyeceğini, herşeyin senin rızadan bağımsız, sana okutulacak boktan bi ders gibi secerene yazıldığını, özgürlüğün bir yokuştan insanların üzerine bırakabileceğin bir torba bilye değil, ancak eline pelesenk bir yoyo olduğunu, onun da her uzağa atışta geri dönüp parmağına çarpma tehlikesi bulunduğunu, ansızın, iki yudum arasında fark etmen gibi.
- Neyden yudum alıyodun sahi sen o anda?
- Görgüsüzlük olmasın diye isim vermiycem ama sert bi içkiydi.
- Belki sert içkilerle değil, sert yogalarla mutlu olmayı denemelisin.
- İşte temel sorunlardan biri de bu zaten ülkemde. Mutlu olmayı sürekli denemek, buna mesai, enerji, hayal gücü vakfediyor olmak gerek. Ha bunu da çok abartmamak, es kaza fazla mutlu olup, sokakta yürürken yanından geçen 10 kişiden 9unun pek çok sebepten mutsuz olduğunu da unutmamak gerek. Bireysel kurtuluşlar bile inanılmaz yorucuyken, bir de bunun bencilliği üzerine düşünüp, vicdan azabı çekmeyi ekle.
- Yani diyosun ki bu ülkede mutluluk bir lüks.
- Ayyynen! Devletlümüz de zaten, pek çok mutluluğu lüks tüketimden sayıyor, olabilecek en yüksek vergiyi dayıyor.
- Mutsuz toplumları yönetmek daha kolaydır.
- Mutsuz insanları kandırmak da daha kolaydır.
- İyi ki varsın lan, ne güzel anlaştık bak.
- Anlaşmayalım, tartışalım. Birbirimizi rahatsız edelim, göze batalım, çöp olalım. Ne kadar çöp olduğumuzu iyice görelim. Sol demokrasi kafası, boku reddederek, o döpyesli, yapılı saçlı Atatürk rozetli şık kitschliğe tapınarak geldi bu günlere. Ama bok var. Ona basmadan, temizlemeyi akıl edemiyor insan.
- Basalım diyosun o boka.
- Bastık bile tatlım. bastık bile.
Biterken,
Üzgün olma sevgili okuyucum, metin ol. Korkak olma, korkuyu tanı ama. Yılgın olma, yılgınlığın nedenlerini iyi anla. Umutsuz sakın olma, ölmediysek, yapılacak çok şey var daha.
Haziran'ın 20'sinden sonra 2 adet Kiki ziyareti olacak kısmet şovun. Yani, kısmetse.
Pegasus- berlin with veri lavli pipıl. Ayrıntıları heyecanla bekleyin. Çok da gaza gelmeyin ama.