İşte taraftar, işte şampiyon... 2012 - Türkiye
Nasıl Fenerbahçeli yapıldığımı yıllar evvel anlatmıştım. O vakitler daha fiyakalı bir hikaye olan bu dramı, pek çok erkekle paylaştım. Hiç gülmediler.
Efendim, 18 yaşımın ve İstanbul'da ilk senemin saflığında, yurttan 3 fenerli delikanlıyla, Zeytinburnu'ndan kalkıp, Şükrü Saraçoğlu'na geldik. Fener Antalya'yı 1-0 yenmezden önce, Kadıköy'den stada koşmamız gerekti. Fakat maça girmeden önce halledilmesi gereken ciddi bir sorunumuz vardı ki, o da bendim. Benim edilmesi gereken Fenerli yeminim.
Ve benim mazimde hiç bir zaman, bir tarih yatmamıştı.
Oğlanlar ısrar etti, ben ayak direttim. Önce dalga geçtim, sonra baya tırsmaya başladım. Zira stad etrafındaki Fenerliler etrafımızı sarmış, bir noktada 70 kendinden geçmiş adam, ayinsel bir adanmışlıkla, marşlar ve tezahuratlarla benim "annemin babamın başı üzerine, ölene dek Fenerlilik" yeminime kitlenmişti.
Tövbe rabbim, dinimiz amin. Ben o gün Fenerli edildim.
***
Futbolu sevmem. Üstelik "anlamıyorum ve ilgilenmiyorum" tarzında bir sevgisizlik değil bu, yanlış olmasın. Futbol benim sırtımı kasıyor, çenemi büzüyor, büyük abdestimi beton gibi yapıyor. Her ne vakit "bağırmayacaksa sktirip gitmesi gereken taraftarın uğultusu"nu duysam, tahtada tebeşir gıcırtısı dinler gibi oluyorum. Ya da sabah uykunun son demlerinde, çalmaya başlayan araba alarmıyla sınanır gibi.
Üstelik maç dinleyen bir erkeğe, "O sesi azıcık kısabilir miyiz?" demek, bildiğim kadarıyla 7 ölümcül günahtan biri. Düpedüz kahpelik.
***
Dahası da var, Türk futbolu beni alenen üzüyor. Koca koca adamların konu futbolsa, hak, hukuk, adalet hiiç iplememiş olması, utançlara sürdü beni; resmen insanlardan soğudum. Şike mike aylarca konuşup, debelenip, tepinip, en sonunda "Yaani oluyo böyle şeyler" çektiler ya top yekün, gözümde hep "Şehitlik hep nasip kısmet" diyen İdris Naim'ler canlandı. Tür tür, şekil şekil; being İdris Naim Şahinoviç.
Taraftarın gücünü, maç zamanı dokunulmazlığını ise, çok kıskanıyorum üstünüze afiyet. Üstüne geçirdiğin forma bir tür kalkan oluyor, onunla sokaklarda içmek, bağırmak, küfretmek, çıldırmak, sevinç dansları etmek, maytap, fişek, meşhale ve hatta araç yakmak serbest. Ve ben o vandallık aromalı coşku selinden hiç nasiplenemiyorum.
Şöyle şeyler geliyor aklıma hep; altın gününden çıkmış 10'lu teyze gurubu, sokağı inlete inlete dolaşıyoruz; "Hayriye hanımın keki tutmamışş, tutmamışş, tutmamııış!! Nazan hanım kocasını kötü kadına kaptırmış, kaptırmış, kaptırmııışşş!"
Teyze olmama sayılı sene kaldı. Sadece sabah programlarında değil, sokaklarda da doyasıya teyzeliğimi yaşamak istiyorum.
***
Az önce, Beşiktaş derbisi yapılan Şükrü Saraçoğlu'nun kenarından geçtik. Staddan beni korkutan, içimi çeken o uğultudan farklı bir ses geldiğini, derdin muzdaribi olarak, ilk ben fark ettim.Sordum;
- Maça erkek almamışlar galiba.?
- Aman sesini alçalt, bir de aldılarsa, dine küfretmiş olursun.
Neyse ki haklıymışım,"kadınlar tarafından izlenmek" büyük cezasını (!) çekmeye devam ediyormuş sevgili takımım. Ayrıca başıma bir iş gelmeyecekse Aziz Yıldırım'ı sevmedim ve elime düşse, dönemeyeceği bir doğa parçasına bırakırım.
- Doğru mu Samet?
- İki noktada arasındaki en kısa yol efendimiz.
Aklıma şöyle şeyler geliyor; 1 yıl boyunca dünyanın istediği ülkesine, istediği miktarda asker gönderme yetkisini, 3 parça havan topu ve aylar süren bir nefret reklam kampanyasıyla kazanmış Tayyo, TV'ye çıkmış. Yanında en büyük ordu komutanı. Tayyo canına estiğinde, komutana dönüp;
- Doğru mu Samet? sormaz mı?
Ben olsam sorarım.
Ve buradan bağlarım.
Fiyonklu demokrasi. Her türlü sürprizin adresi.
Biterken,
Viskinin şişesi olmuş 100 kafa. Hemingway usulü yazı yazmak hiç kolay değil.
Halkın Tercihi
-
Simone de Bualemgötünekurbanivoir- Şikago-1954 Şimdi aranızda şaşıranlarınız olabilir; Deniz sen anca dijital reklam, bi de "basılma...
-
Bu yazının sonunda feyk yok. En başından diyelim, harf harf gerçekliğine alışır gibi... Kişisel Yoda'm, eski evimin kadını, küçük kirli ...
-
Hayır, size bu yazıda uğradığım tacizleri, 35 yıllık hayatımda erkek cinsinin zulmüyle, egosuyla ve libidosuyla nasıl imtihan edildiğimi anl...
-
Sovyet Blog'unun çöküşü 90'lı yılların pek çok acaipliğinden biriydi. Bunun yurdumuzdaki etkisi ise çok geçmeden, Karadeniz sahiller...
-
Sevgili başbakanım, Kusuruma bakmayın, başbakanın b'sini büyük yazmadım. Zira son zamanlarda adınızla yazılmak suretiyle baş har...
-
Bir süredir tıpkı ortaokulda inek yıllarımda olduğu gibi kendimi okumaya verdim. Bu inekliğim hatırlarsanız hemen hemen okumayı sökünce başl...
-
Kendimi politik bir insan olarak görmüyorum. Hiç bir siyasi partiye yakınlığım yok. Pek çok resmi ideolojiyi gerekçeli temelinden, p...
-
Ensenin açılmasından mı, biraz Heidi, biraz Amelie, aslında erkek bilinçaltındaki sübyan sevdasından mı ? Bilmiyorum, bilemiyorum lakin bir ...
-
Bu ülkede çok değil bir iki ay önce 27 yaşında bir anne, üşüyen çocukları için saç kurutma makinesini açık bırakıp, yan odada kendini astı...
-
Kuğulu Park'ta in, cin ve bi takım öredekler top oynuyor Tunalı Hilmi Caddesi’nde, gecenin bir buçuğunda, Duman şarkıları bağırarak ...
5 vatandaş cevab hakkı kullandı :
görsel ve başlığı görünce merak edip geldim.ironi olduğunu görünce takipçi oldum:)
Kitlelere hitap eden Deniz, acaba bu blogger'in gecmisteki marifetleri tekrar edecek ve hayranlarinla arana mesafe mi koyucak.
Ne olur ne olmaz, sen yorumsuz kalma diye yaziyorum:
Mac, kac kac bitti ? :))
sevgili brownian, o kadar da büyük bi kitleye hitap etmiyorum :)
sevgili ebru i.s --> hoş geldin.
maraton üstte susma samet sen söyle tezahüratını başlatan subcomandente maskeli holigan kendisi değilmiş gibi!
Ben Hayriye Hanım'ın kekinde kaldım. Niye tutmamış? Yumurtasını eksik mi koymuş? Yoksa Bahriye Hanım taraftarları tarafından atılan korkunç bir iftira kampanyasının hedefi mi olmuş? Neydi o eski efsane gün sahipleri? Altın günlerindeki gibi paralar dönmezdi. Amatör bir ruhla yapılırdı günler, sırf gezme sevgisi için. Değil mi Samet? Samet konuş, az yemedin börekleri mi. Cevap ver.
Post a Comment