Sürdürülebilir İlişki Modelleri

By | 8/09/2011 7 comments

Bilimin henüz bu konuya kesin çözüm önerileri geliştirmemiş olmasını açıkçası neyle kınasam bilemiyorum. Esef yeterli olmaz, çok daha sunturlu sıfatlar kullanmak gerek. Zira gerçekten çekilecek çile değil ey insanlık; ilişki yaşasan 1 dert yaşamasan elizabet.

Bundan bi miktar daha genç ve toy olduğum yıllarda, çiftlere çip takılması tezini savunurdum. "Çift Çipi" adı verilecek bu özel cihazlar hem kesintisiz data aktarımıyla ikilinin birbirini sürekli anlamasını sağlayacak, hem de libidoları karşılıklı ve eş zamanlı çalıştırarak, 3. kişileri bertaraf edecekti.

Çipliymişcesine geçirdiğim seneler şunu idrak etmemi sağladı; hayat maalesef o kadar basit değil.

Blog okurlarım arasında "Bir türlü aradığım aşkı bulamama istinaden" çirkinin önde gideni olduğumu düşünenler varmış. Baya zaman ve mekanda sıçradım gibi oldu ama değil, konuyu bağlıycam. Hayır sevgilim okuyucum, çirkin sayılmam. Üstelik güzel de aşklar yaşadım şimdi, yukarda Allah var. Lakin "en başarılı" dediğimiz ilişmede bile "sürdürülemez"e yol aldık bi noktada.

Çalışmalarımız "aşk bitmesin, yapı paydos etmesin", ya da ne biliyim, "iki insan nasıl birbirinin gözünü oymadan beraber olur?" sorularını cevaplamak için derinleşti. Sonuçta görselde gördüğünüz son derece bilimsel teoreme ulaştık. Niye İngilizce ulaştık, o da bi muamma. Bizim ekip kendini bayadır Manchester'lı ya da Kadıköy'lü sanıyor, üstümüze varmayın.

Şimdi, hazırsanız görsel üzerinden anlatmaya başlıyorum: Efendim yatay eksene "benlik" diyelim. Benlik durumunu bağımlıdan, özgüre doğru çizdik, gördünüz. Dikey eksene de "duygular ekseni" adını koydum şimdi. Bu ekseni "yoğun aşk"tan, "gündelik duygular"a doğru çizdik. Ve karşımıza çıkan dört alana da çeşitli durumlar uygun gördük. Neymiş bunlar, hemen irdeleyelim. (ters saat yönünde gidicez, niyeyse)

1) Boynuz Ortamı (adülteri): Bu bölgemizde belli ki ilişmekte olanların biri veya her ikisi de, başka kimselere bağımlı haldeler. "Ne ayrılıyoruz, ne mutluyuz" şeklindeki bir takım bağımlılıklara iştirak ederek, bir çeşit hayata dönüş operasyonu yaşamaya çalışıyorlar. Dedikodunun ve 3. sayfa haberlerinin olmadığı bir evrende herşey güzel gibi. Duygular uçucu, bağımlılıklar kalıcı derken pat ve güm. Taraflardan biri diğerine aşık olmasın mı? (ay olmasın) İşte o noktada çekilen ızdırap her gün artarken, ilişki de tabi sürdürülemez bir noktaya geliyor. İhanetin ortaya çıkması halinde yaşanacak Yunan trajedyası da cabası. Endişe ve ızdırap nerden baksanız hoş bir yaşam kalitesi değil neticede.

2) Tektaş Ortamı (tıradişınıl meriyıc): İşte tüm dünyanın sürdürülebilir olsun diye etrafına türlü tüketim seçeneği doladığı ilişkimiz. İlişmeniz yürümüyorsa, düğün yapıp borca girin, çocuk yapıp borca girin, en olmadı Morgage'a girin. O borçlar hem sizi, hem yiğidinizi, hem de ilişkinizi kamçılayarak bi miktar daha yürütecek. En iyi ihtimalle birlikte Grupofoni'den hafta sonu Ağva'ya indirimli gezi alıp, naif bir saadet yaşayabilir, ya da eşinizin gümrük memuru hevesiyle çıktığı Rusya ziyaretlerini, anne şevkatiyle onaylayabilirsiniz. "Rusya'dan dönerken 2 çanta, biri Gucci, biri Ficci alsın da hele" dersiniz. Evet evet, tapusu sizde nasılsa.

3) Tek Gecelik İtişme (van nayt sıtend): Aslen bu ilişki türümüz her zaman çirkin ve ucuz olmak zorunda değil. Fakat biz milletçe biraz hodbin yapıda olduğumuzdan, insanı yolda, iş yerinde, sokakta sevmeyi ve dahası saymayı bilmediğimizden, yatakta da aynı şeyler geçerli. Paylaşmaktan ziyade çarpışmak gibi geçen tek gecelikler aleminde, haliyle mutsuzluk, eksilmişlik, tatminsizlik olması doğal. Halbuki insanlar birbirlerin adını bilmeden de bişeyler paylaşabilir ve sevebilir olsalardı, bu alanımızdan herkese ekmek çıkacaktı, heyhat. Mevcut toplumsal düzende kız tarafına mantar ve .rospu olarak bellenme, erkek tarafına ise kifayetsiz skorlar olarak geri döndü bu ilişme türü.

4) Geniş Aile (opın rileyşınşip): Aşkı nasıl bilirdiniz? Peki ya tutkuyu? Öyle bir kör olma hali ki, sevdiceği 3 yaşında kardeşinden bile kıskanma, annesi bile okşasa bağrı taş olma. Of of of. Halbuki kıskanmasaydık ve dahası sevdiğimizin mutluluklarıyla butlu, coşkularıyla godoş olabilseydik? Hayatın uzun bir yolculuk olduğunu, çok değişik duraklara uğranabileceğini, uğranılan duraklar yola beraber çıkanları her zaman aynı ölçüde tatmin etmese de, illaki yolu ve tabi tesisleri yakmak gerekmediğini kabullenseydik? Sahip olmak ve dahası ait olmak, biriyle varlığını tamam kılmak, mutluğu ondan beklemek, ortak ve güvenli bir alanda huzurla siftinmek gibi ihtiyaçlarımız olmasaydı?

Ama var değil mi? Biz "Mülksüzler" ya da "Cesur Yeni Dünya" ütopya karakterleri değiliz. Her şeyin sahip olduklarımızla ölçüldüğü, aşkın romantik klip tadında beklendiği, etten kemikten, sidikten ve boktan bir dünyanın ürünleriyiz.

Velhasıl sayın ve saygıdeğer Romalılar, vaktiyle o medeniyette bambaşka anlayışlara gelmiş olmanız, bugün, 21. yüzyılın orta yerinde, eşit ve denk, mutlu ve özgür, aşık ve hesapsız ilişkiler yaşayabileceğimiz anlamına gelmiyor. Hayatımın Erkeği labarotuarlarında, son derece sağlıksız koşullarda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız, "sürdürülebilir ilişki" kavramını "denge ve dahası mantık gözetmeyen özverilerle hayatta tutulan beraberlik" olarak tanımladı. Model ise, sen sürdürmek istedikten sonra, 4 değil, 14 bile olur.

Hayırlı ilişmeler.


Biterken,
Hazal Yılmaz adlı insan o kadar iyi bloody mary yapıyo ki, kendisiyle sırf bu yüzden cinsiyet değiştirip evlenmeyi düşünüyorum. / Ada Prenses ve Ben adlı zevzek onlayn romanım sürüyor. Hatta ilk bölüm Viyadük bitti gibi, git bi bak bence. / Bu haftasonu tuhaf bi aleme gidicem, döndüğümde Dogztar'da Kısmet Şöv var. Ayın 18'i, saat 22:00'de. / Yazıyı bi daha okudum da, bu kadar mı edepsizce hiç bi karara varılmaz arkadaş, tiskindim kendimden.
Newer Post Older Post Home

7 vatandaş cevab hakkı kullandı :

sürdürebilenler aslında rahat olanlar. sürdüremeyenler de rahatsız olanlar, kendileriyle derdi olan sanatçı kişilikler. sürdürülebilir ilişkide olanlar da halk. fakat halkın yarısı da sanatçı, e tabi bu da bir ying yang.

neden tiksindin yahu? bence bi karara varması gerekmiyordu. ben okurken keyifle grafikteki yerlerimi belirledim, kendi parabollerimi çıkarttım. hatta tam okumadan önce de mevcut işim nedeniyle dosyalarını kabul ettiğim yakışıklıların benden 5,6 ve bazen de 7 yaş küçük olduğunu gördüğümde yaşadığım hüzün aklıma gelmişti. bak düşündüm, bu gibi durumlar için de bir şey olmalı. bu da bir ilişki türü neticede, tek taraflı filan ama olsun. sen kendi çapında hüznünü yaşıyorsun neticede.

momos said...

bence ilişkilerin sorunu sonsuzluk içerdiği yanılgısı taşıması. her ilişkiye ölene dek diye başlayınca ister istemez beklenti oluşuyor, başta güzel bir beklenti ancak zamanla bu beklentinin gerçekleşmesi için yapılması gerekenler, karşılıklı anlayış, ego törpüsü falan beklentinin o kadar da kolay gerçekleşmeyeceğini ortaya çıkarıyor. bu sefer de ortaya konacak çaba beklentinin güzelliğine değer mi sorusu geliyor akla ve başladığın yere dönüyorsun.

blog yazarından okuduğum güzel bir cümle vardı, en afili laptop'un bile ömrü iki sene, ne sonsuza dek dayanır ki diye, cümle böyle değildi ama benim çıkardığım anlam buydu, bu cümleden hareket ederek sürdürülebilir bir ilişki tanımı yapılması gerekirse: ihtiyaçların doğru bir şekilde analiz edilmesi sonucu bütçeye uygun olarak satın alınmış, elden geldiğince temiz kullanılmış, ancak hayatın gereği yıpratılmış, zaman zaman upgrade edilmiş, ömrü bitene dek tüketilmiş ve yenisi çıkınca rafa kaldırılmış bir lap top.

keskin bir ihtiyaçlar hiyerarşisi ışığında ilişkileri tanımlamak gerekirse belki yukarıdaki tanım yeterli olurdu ancak bir de ne olduğu bilinmeyen nerden geldiği tahmin edilemeyen bulaşıcı bir hastalık var üçharfli ve kendisini başkasına bulaştırana dek de terk etmiyor bedeni. bence medeni ilişkilerin sonunu getiren de bu hastalık. belki de çağımızın vebası.

hastalığa çare bulamadıkça hakkında konuştuklarımız baki kalan bu kubbede bir hoş sadadan öteye gitmiyor.

evet sada.

Anonymous said...

@momos -seviselim mi?
(Bir ara surekli boyle herseye bu yorumu atan biri vardı, uzerine alinma, yorumun blog yazisindan daha iyi olunca icimden geldi)
Onaylanma istegimiz torpulense hersey olacak sanki.

denizin guzelliğinden suphe edenler çatlasın patlasın

Deniz yazini begenmedim ama grafik cok saglam, herkes kendi parametrelerine gore yerini bulabilir, basarili saptamalar var. Momos yine her zamanki gibi konunun kalbine dokunmus. Iki axe var, zaten konuyu acikliyor: 1. Surdurulebilir iliskinin en buyuk sorunun sonsuzluk kavramini icermesi. 2. Askin hastalik degil belki ama hayatin motoru olmasi, sarji olmasi.Bilincli ya da bilincsiz devamli bunun arayisinda olmamiz, dahasi buna ihtiyac duymamiz...
Surdurulebilir iliski kriterleri elbette her cagda (ve toplumda) degisiyor. Bu kriterlerden birisi de bir insanin hayatin her alaninda, her acidan tek bir kisiden beslenmesinin cok cok zorlasmasi. Surdurulebilir iliski? Birbirini tamamlamak degil, bizi tamamlayandan bir muddet sonra sikiliyoruz, bizi tamamlayan degil oldugumuzdan daha buyuk yapacak sehvetli, tutkulu, hesapsiz kisilerin pesine dusuyoruz. Ve biz de birileri icin oyle oluyoruz, o kisileri baska boyutlara tasiyoruz. Herkes icin oyle olamiyoruz, iliski 3. bir kisilik gibidir, onu yaratan iki kisiden bagimsiz ucuncu bir kisidir ve her baska kisiyle kurulan iliski de baskasi olur... Surdurulebilir iliski yurutmek, bence kolay, ama ask ve tutku bunun neresinde duruyor, bunu tespit etmek zor. Ben mesela 10 yildir ayni Fransiz sevgilimle beraberim. Ama hayatimin sonuna kadar onunla olacagim sozunu veremem, bunun fikri bile beni boguyor, afaganlar basiyor.. Ama kendisini bir gun terk etme fikrine de sahip degilim. Bu kafa yapisiyla 10 yil gecti, bir 10 yil daha gecer mi? Bakalim...

Anonymous said...

budur.