Berlin; En Acı Vatanımız Böyle Olsun

By | 6/23/2011 8 comments

Bizim jenerasyonun kök hücrelerine işlemiş bir Almanya korkusu var. Şaka değil gerçek; onlar yenildiğinde yenilmiş sayılmaktan, oraya gidip yabancı, buraya gelip Alamancı olmaktan, kesif bir ait olamama duygusuyla örselenmiş, bir değil, birkaç nesilden ve tabi ki İsmail YK ve Yursever kardeşlerden gelen, çok katmanlı, bin yüzlü bir korku.

Bu sebepten sanırım, Berlin'e gittiğimde ne hissedeceğimi hiç bilemedim. Yine de şu geçenlerde başladığımız "değişim" hadisesinin bir ayağı olarak, Çok Gezenler Kulübü'yle yola çıkmak için, ilk şehir olarak Berlin'i seçtim.

Ne iyi etmişim lan...

Bu kez hikayeli değil, not not anlatıcam. Arada hasetten çatlayanınız olur diye de, çok abartmıycam. Lakin yine başından belirteyim, Berlin şehir diye bildiğimiz pek çok şeyi döver. Polemiksiz sabun yapar hatta. (Kötü faşist esprilerimiz aralıklarla devam edecek. Bizde böyle; çok üzüldüğümüz şeylerle ilgili mizaha sarılmaca.)

Im Berlin wir lieben überalles: Berlin'in tamamını gördüm diyemem, ama görebildiğim her parçasını sevdim. 6 şerit yollarda 2 araba, 5 bisiklet, 10 yaya, arasında 20 saniye olan ışıklarda sakin sakin bekleyerek birbirimize bakmaya taptım mesela. Herkes duruyor, kimse yola atlamıyor. Medeniyet acelesi olmamak demek sanki. Bir de gülümsüyoruz birbirimize, tam manyak gibi.

Berlin'de yine, her bina yüzünde ama gerçekten hepsinde, birbirinden güzel sokak sanatı örnekleri görmekten deliye döndük. Devletten ödenek alan sanatçılar varmış tabi, kendini kesersin. Çukurcuma'daki "Sonic" sıpreyini bile yürekten sevenler için, nasıl bir şahadetti, dil ilen tarifi mümkün değil. Link verebilirim ama.

Şehrin tasarımda aşmış olduğunu zaten gitmeden biliyorduk. Lakin eskisi, yenisi, hatta kuburu demeden tüm mimarisini, dükkanlarda satılan ve İstanbul-Akaretlerde bizimle dalga geçildiğini adeta bağıran kıyafetlerini, bit pazarında 20 avroya okutulan antika eşyalarını gördükçe "Aşmasalar ayıp olurmuş" dedik mi, didik.

Bit pazarı demişken, Doğu Berlin tarafı Mauerpark'ta, pazarları kurulan yere mutlaka gidin. Yani aslında keyfiniz bilir, 6 yuroya vintaj gözlük, 2 yuroya hayvan gibi plak, ya da orjinal 2. Düya Savaşı malı gaz maskesi almayı herkes istemiyor olabilir. Ben istiyormuşum, bu duygularımı keşfettim Berlin'de.

Bir diğer notumuz da, hipster tabir olunan genç kuşaktan gelsin; bu aralar Berlin'de en moda aksesuar bebek. Canlı ve çok sevimlileri rağbet görüyor genelde. Her masada, her kafede, en olmadı piercingli göbeklerde bebek var. Berlin gençliği, yaşlı Avrupa nüfusuyla mücadeleye adeta başkoymuş. Şimdi düşününce, siz üremiyceksiniz de biz mi üriycez? Çocuğumuzu Varyap Meridyen'de, korku filmi yıldızı olarak mı büyütcez?

Yedik İçtik, Hoşgeçtik: Berin'de sokakta yemenize, besin konusunda bütçe yapayım demenize hiç gerek yok. Cihangir'de olsa değil cüzdanı, g.tü bırakacağınız tipte kafeler, Mitte'de pek makul. 4-5 kişi totalde 30-40 yuroya allah ne verdiyse takılabiliyorsunuz. Her kafenin önünde, tahtada menüsü yazıyor. Yanılmanıza imkan yok. Ha dedin ki, ben gidicem Kreuzberg'de İskender yiyicem; ona da hay hay. Bence delisin ama Berlin'de, keyfin bilir.

İçki desen, o noktada daha yola çıkmadan mahfolduğumuzun bilincindeydik. Fakat o bilince havalimanı freeshop'a kadar bile sahip çıkamadık açıkçası. Ekipte Jagermeister ile el yüz çalkalayanlar, sabah kalkıp gargara yapanlar oldu. Ben bu etkinlikler sürerken, maksat bilgi olsun diye size bu popüler içkimizi araştırdım.

Efenim, Jager Alamancada "avcı" demek; etiketteki geyiği bildiniz. Bazı kaynaklar içinde geyik kanı felan var atmasyonluyor zaten. Bu içkinin "maister" olduğunu ilan etme sebebi ise, benzer bitkili içeriğe sahip, başka "jager"ler de olması. Kiminin etiketinde tilki var, kiminde cadı. Mesir Macunu'nun alkolde bekletilmişine tekabül bu içkimizin tarzında, av peşinde gözü kara gitmelerin kafası olmalı. (Üstünüze afiyet, kainatın en kalorili (1200 felan) içkilerinden biri bi de kendisi. Bende bir Berlin göbeği çıktı, aneeem düşman başına. Tövbe daha da içmem rabbim, dinimiz amin.)

Avcı içkisi ve pek rahat şehir, Çok Gezenler Kulübü bünyelerine sadece kalori olarak geri dönmedi tabi. Barış Manço ve Ajda söylediğimiz metrolarda, bize cep telefonundan şarkı çalan Türkler oldu. Gerçi bira evlerinde, Village People kılığına girip, VMCA söyleyen Alman bekarlığa veda ekiplerinden gürültücü değildik. Rahat yani şehir, onu diyorum. Donla gezsen bakmazlar muhtemelen, gez diye değil de.


Duvar ve Ötesi: Berlin'de sıcak soğuk savaşlara, insanlık tarihinin en acaip trajedilerine ilişkin izleri öyle zart diye görmek mümkün değil. Ay nasıl olsun? Her yeri ıhlamur ağacı dikili, pırıl pırıl kent. Duvarın kalan bi parçacığını da zaten, malum yine sanata boğmuşlar.

Ben ilk hissimi, müzeler adasında, Savaş ve Tiranlık anıtının metnini okurken aldım. Onca güzelliğin ortasında dururken, bu kadar medeni insanların tarihin en korkunç hareketlerine bizzat ön ayak olduğunu düşününce, her şey için bi kere utandım. İnsanın doğası için belki de en çok. Almanlar insan varoluşunun en korkutucu ve en parlak yanlarını, eş miktarda evrene yaymayı bilmiş bir millet. Bi yan müze, bi yan sergi, öte yan kıyım anıtı. (Ha ben hiç birini gezcek valit bulamadım 3 günde, kısmet, bi dahakine)

İstanbul'a geldiğimde azıcık gogıl yapınca, şu an yeri arsa olmuş, üstünde nefis 2. el mağazaları olan Bernauer Strasse'nin resmine denk geldim. Kondom makinasının önünde kah kah güldüğüm sokağın dikenli telli, eli silahlı muhafızlı haline... İnsanın kendi kendine edebildiğini, gelip uzaylı etmez valla.

Acı vatan derken? Türk mahallesi girişinde, Kreuzberg Merkezi yazıyor Türkçe. Ülkü ocağı, kahvesi, lahmacun ve pide sarayı olan bir muhit. Buna rağmen baya güzel, inanmazsınız. Şaka bir yana, ben Berlin'de belirgin bi nefret ve faşistlik göremedim. Türkçe'den gayrı tek kelime dil kullanmadan Berlin'de yaşar mısın, yaşarsın. (Gerçi milyonlarca yahudi fırınlamış millet, tetikte olmakta fayda var.- iğrenç faşo espri no 2) Berlin'de ben, devletin gücünü, düzenin rahatını, biraz da kentin yalnızlığını hissedebildim ki, o da çok acı gelmedi açıkçası.

Yine hisli kapatalım da şanımız yürüsün madem...

Kominist bir ahlakla inşa edilip, sonra kapitalizme zaarif dokunuşlarla entere olmuş Doğu Berlin evimizde, mutfakta oturdum gün doğumu vakitlerinde. Gazlı fırının intiharda ve edebiyattaki yerini, sevdiğim kelimeleri başka bir dilde öğrenmenin neşesini, insanın her şeyi isteyen arsız doğasını ve bu doğanın isteyerek yine, her şeye nasıl da muaffak olabildiğini düşündüm.

Tanrı Berlin'i korusun.
En çok da kendinden...


Biterken,
Çok Gezenler Kulübü, bir Hazal Yılmaz organizasyonudur ve Pegasus sponsorluğunda yola çıkmıştır. Gezide çektiğimiz fotolar, ettiğimiz diğer şeyler o linkte, tıkla git modu...

Bence, genç bir insanın hele de Türkse, Avrupa'yı mutlaka görmesi gerekir. Pegasus'ta tıpkısı benim Amsterdam'a uçtuğum gibi, gidiş -dönüş 300 TL'ye Avrupa biletleri bulunmaktadır. İnsan olan, reklam yaptığım için bana kızacağına, şu Pegasus linkine bi tıklar, 2 ay öncesinden felan biletini alır, ucuzundan, basar gider gezer.
Çünkü hayat hakatten, gezince daha güzel.

Haftasonu bu kez annemlerle Gazinantep- kuzen düğünü. Kültür Shock sizler için söylesin mi?

Newer Post Older Post Home

8 vatandaş cevab hakkı kullandı :

en hip yerleri görmüşsün bacım. turist gidince Berlin çok süpersonik şehir tabii. yaşanacak şehir mi? ulan 2 sene kan kustum şehre Ankara'ya dönünce de başka şehirde s..sen yaşamam demeye başladım. Topukluyla bisiklete binmeyi, elimde birayla UBahn Sbahn club'a gitmeyi özledim. Ağır alman işçi sınıfının takıldığı bir küçük pub verdı evimin dibinde, sahibi ağır hard rock'çı ablayla JDs içmeyi özledim. Bi de kilisenin yaz bahçesinde servis edilen bratwurst bira ekürisi... ayrıldığım sevgilimin bütün kötü yanlarını unutmuşum da "aslında ne kadar mutluyduk lan" tribini yaşıyorum Berlin'e karşı.

merlin said...

simdi neden butun dunyadaki insanlardan daha iyiyiz diye histeriye girip, butun dunyaya savas actiklarini anlamissindir. bir de ote tarafta japonya var tabi.

caglar said...

Başkan,
(Hani başkan diyorum, yakın hissettiğimden, başka değil)

Bu manyak milletin memleketi de manyak güzel. Berlin değilse de başka yanlarını şeyetmiştim bir vakit. Ha sıkıcı derecede sakin ve temiz ve tekdüze desem ayıp etmiş olur muyum bilmem. Ama evet, elin oğlu yapmış demek, kabul etmek lazım.
Ama naapmışsın, viralci olmuşsun sen. Nasıl olacak bu iş yahu. Ya da en azından viralcinin dümen suyu şıpırdamakta.

Neyse, bağrımıza daş basalım takibe devam edelim bari :)

Saygılar

Unknown said...

Pegasus linkinin başına http:// koyuver. Sponsored by Recep Air olma sonra.

köpek said...

YMCA olucak o.
(gitmemiş-görmemiş-bilmiyo-kıskanıo-açık arıo)

Anonymous said...

gidipte üzmeyelim kendimizi be ablacım, gidip görüpte eşiği yükseltmeyelim ameka, sonra eşik yükseldikçe eşeysiz ürüyoruz burda o kötü..

Çocuğumuzu Varyap Meridyen'de, korku filmi yıldızı olarak mı büyütcez? > respekt. :)

Çocuğumuzu Varyap Meridyen'de, korku filmi yıldızı olarak mı büyütcez? >> respekt!