Bayram kelimesininse benim için temelde 2 anlamı oluyor, a) anne baba ikilisiyle 8 yaş il sınırına keyifli bir yolculuk. b) dı yujığıl bayram rimayndır: ailedeki -ben hariç- kızların tamamı evli+butlu+çocuklu. Bu sebeple bayramları sülalenin geri kalanından uzakta, aneybabayle gezerek değerlendirmek pek bi işime geliyor.
Tabi ergenlik yıllarında aile tatillerinin kıymetini ekseriyetle bilemez, beleş rehberlik, ulaşım, yeme içme hizmetlerini küçümser, arka koltukta hülyalı yolları süzer iken, "Bir gün buraları hep manitayla gezicem. O zaman çok daha hoş olacak, hele bi büyüsem!" sabırsızlanırdım. Oysa çeşitli manitalarla geçen mutelif tatiller sonunda, yan odada horlayan babayın, her türlü eczayı yanında bulunduran anayın goygoycusu oldum. Sorarım size, hangi manita er kişi, sizin için yanında yedek mont ve çorap taşıyor? Mandalini soyarak, suyu ılıtarak teklif edip, bir de hesabı topyekün karşılıyor?
Varsa öyle manita, getirin beraber dilleyelim ayol, 100 küsur yazıdır eğleniyoruz beraber, bi delikanlının aramızda lafı olmasın. Oluyosa da keyfiniz bilir ifrit hemşirem, bari gelin de size tatilimi anlatayım, ilerde nasıl güzel bir"gezelim-yazalım" bloggırı olabileceğimin sinyallerini vereyim.
Batı Anadolu Pek Güzeldir Gari
Denize dik uzanan dağların arasında, bereketli alivyon ovaları; tütün, zeytin, üzüm gibi aniden yokolsa gtümüzde patlatayacak mühimlikte bitkiler, bol otlu yemekler, "geliveren, ediveren" eline işlek insanlar... Batı Anadolu az çok budur. Kasabalı kızların şeherliye bakışındaki özlem ve haset, ancak ve ancak kızların selvi/sülün kıvamında olmasıyla açıklanır. Ve malesef İzmir'i bilen bu genellemeyi de bilir ki, yörenin dişileri nedense aynı kalitede erkek doğurmaya muaffak olamazlar.
* İzmir'den çıkıp Tire'ye gittik ilkin; kendisi köftesiyle meşhur bir şirin kasabamız. Kurban üstü köfteye bayılamadım elbet; Vedat Milor amcamın kuyruk yağlarını lüpletirken çıkarttığı sesleri edemedim. Tire'yle ilgili ilginç yegane şeyin, tüm esnafın dükkan camına adını ve cebini yazması olduğunu tespitledim sadece. aklınızda bulunsun Tire'de Omo'suz yahut maşrapasız kalırsanız, bi çaldırmanız yeter. Atletle pijamayla koşar gelir, ihtiyacınızı karşılayıverirler gari. Ne diyelim, Allah razı olsun.
* Tire'den sonra asıl istikametimiz Bozdağlar'a tırmandık. Geceyi yazının başında resmini gördüğünüz ailenin pansiyonunda geçirmek, şifalı sularından içip, konu komşunun meyva ağacını yağmalamaktı emelimiz. Gittiğimiz köyde 600 yaşında bir takım kestane ağaçlarıyla ve gözleri sürmeli, oryantal bi oğlanla tanışma fırsatı buldum. "Dağ başında zenneyi nerden buldun?" derseniz, sanırım o da benim şansım, o da benim güzelliğim.
* Bu arada 60plus 2 çift ve bendenizden oluşan naif bir topluluk olduğumuzu, topluluğun genel ruh halinin ergenlere çok benzediğini belirtmeliyim. Bol volyumlu, neşeli konuşmalar aynı, muhabbet konuları ise ergenden farklı olarak torun ve inşaat üzerine. Torun neyse de, 60plus deversindeki inşaat sevgisi hakikatten tuhaf; işte bilmemne hanımlar yazlığa fervole yaptırmış, filancabeyler banyoyu şimendiferle kaplatmış, o laminant döşenmiş, beriki ferforje bezenmiş. Çoğunda uyudum ben muhabbetin.
* Gezinin son durağı Ödemiş ovasının tepesine kurulmuş Birge köyüydü. Tüm aileyi "Taş
bir köy evimiz olsun, biz helaya bahçeye de çıkarız" histerisi kapladı. Çünkü dünya tarih mirası kabul edilmiş, ezelden varsıl Birge pek güzeldi. Taa beylikler döneminde, incirin, zeytinin ne ekmeği yendiyse artık, cicilikten çatlayan konaklar inşa edilmiş, her evde bahçe, her bahçede meyva ağacı. Birge'de annemin gözlemeye ekstra ısırgan doğratması, babamın tarihi caminin imamıyla tarih mirasının korunması üzerine entel bir geyiğe dalması dışında bi ilginçlik yaşanmadı. ha bi de annemi sık sık poşumu başörtü olarak kullanmak suretiyle korkuttum.
* Yol üstünde her harabeye koşan, her yıkıntıya tırmanan babey, yılların performansından hiç bir şey eksiltmediğini, dinleyen bulduğu anda Antiyakos'tan girip, Konstantin'den çıkmayı becerdiğini bir kez daha kanıtladı. Pek kibar bir çift olan aile dostlarımız, bu bilgi dolu lektürleri dinledikçe "Ah Yıldırııım, senin hakkını nasıl ödeyeceğiz?" kırıldılar. Hoca durur mu? Patlattı kahkahayı: "Ödemeyi nakit tercih ederim. Döviz de geçer."
Biterken,
Taş olsan 9 günlük tatil, pazartesine yaslanırken dertlenirsin. Ben baya höykürerek ağlıycak gibiyim misal. Bi de b.k gibi fotolar çekmişim afedersiniz. fotoşok felan da tatbik ettim ama oluru buymuş. Amsterdam'ları, Tayland'ları felan da anlatmak nasip olsun diyor, sevginizi nakit tercih ediyorum.
5 vatandaş cevab hakkı kullandı :
tatil candır. uzunu daha makbuldür elbet. hele gezmeye fırsat bırakanı bulunmaz nimet. bir daha ki 9 günlük bayram tatili kimbilir ne zaman gelecek.
deniz hanım,
zahmet etmeyip kısa seyahatnamenizi aciz takipçilerinizle paylaşmanıza minnettarız(biz?).dileğinizi gerçekleştirme yolunda dualarımız sizinle, size gezmeyi bize de okumayı nasip etsin rabbimiz.
tüm blog ahalisinin bayramını kutlar, herkesi gözlerinden ve ellerinden öperim.
Aileyle yapılan tatilde ayrı odada kalmanın dadına doyaman. Geceleri gez, yardır ama ertesi gün de türlü aile konforundan yararlan. Artık yapamıyorum gayri, ailemizin façası hafiften aşağı alındığından. Çav, yaralı stayla.
daha sık yazar mısın?
tşk. opt. ahahhhaha
ne ailemi yok ben almıım ustu kalsın. Sevgılıyle yada arkadaslarla gıdılen tatılın tadı baskadır. Hatta bu konuda bı yazım olmustu buyrun burdan yakın.
http://athirsizii.blogspot.com/2010/11/sevgiliyle-tatil.html
birge değil birgi olacak
Post a Comment