Nobody Loves Me (so f*cking what?)

By | 11/28/2010 13 comments

2000 sonbaharıydı; denizler için cehalet ve tabi ki saadet zamanı. Nursel ya da dönemsel adıyla 3 i'li Seliii, bir gün Ekşi Sözlük - Portishead sayfasının çıktılarını getirdi bana. İnsanların yazdıklarını tek tek okudu. Ne internet, ne trip, ne de head bilirdim lakin, hemen öğrendim, haftasına acaip bir rüya görüp, ben de ona götürdüm.

Rüyamda o vakitler henüz başlamamış ekşi toplaşmalarından biri, bir denizaltında gerçekleşiyor, sevgili Portishead ise ardı metrelerce cam, kırmızı perdeli bir sahnede, türlü su mahlukatı önünde çalıyordu. Rüyamı pek seven Seliii, winapa bikaç parça Sourtimes bıraktı ve biraz portakal kabuğu ve tarçınla, kırmızı şarap kaynattık. Takip eden yıllarda bu ritüeli, çok ama pek çok pazar akşamüstü, ekseriyetle radyo başında, tekrarlayacaktık.

İnsan bu his ergenlikle beraber bitecek sanıyor değil mi? Hatta şu an, gündüz sarhoşu bi çıtır, "Kimse beni sevmiyooo ya, en yakın arkadaşlarım, hatta ailem bileğğ!!" ağlaşsa yaradana sığınır, kızın ağzının ortasına bi dene patlatırız yani. En azından titreyerek arzularız bunu, bence kaçarı yok.

Oysa bu nadide fiilingimiz mevcudiyetin çeşitli aşamalarında, egomuzun g.tünü koklaya koklaya peşimiz sıra geziyor. Boku ya da RTE tabiriyle "tezeği" hisseder hissetmez yakamıza yapışıyor. Bi kadeh daha şarap koydurtuyor ki, değmeyin keyfine. Sanki o kadar yıl yalnızlık şerbetine defalarca yatırılan sen değilsin. Peeahhh!

İşte tam 10 yıl sonra, o "kimse beni sevmiyo" hissine bi çift lafım var; huuşşşt köpek! Asıl seni kimse sevmiyo artık. Suyun çoktan ısındı "Nobody loves meee"! Ekmeğini yiyen de kalmadı, hikmetine meyleden de.


Hepimiz onbin sosyal ağda, kah foto yükleyip kah like ederek, nasıl da nays tarzında bi çevre sahibi olduğumuzu net bi biçimde anlatıyoruz artık, tamam mı? Nicklerin ardına saklanıp, tanımadığımız insanlara ayar çektiğimiz, cumartesi akşamı icq başında triphop dinleyerek cool sayıldığımız, çirkin çirkin bahtımıza ağlaşıp yenişemeyince seviştiğimiz yıllar, dikiz aynasında küçülüyor giderek, giderayak.


Nasıl da bittin asosyal emoluk, oh canıma değsin. Plakçı emoluk da biter kısmetse yakında.


Yoksa 2010 yılında hala "No body loves me" sansarı içinizi mi kemiriyor? Çaren sosyal ağlarda bebişim, online ın soluk, kuru ama uzun kollarında.



  • "Bugün pek çok tavsiye *veresim* var" mesajıyla Formspring sayfanızı tweetleyin.

  • Facebook "Ne düşünüyorsun?" kısmına yanlışlıkla, sörç ettirmek istediğiniz o yavrunun ismini girin. Bir şehir kabusu, nihayet vuku bulsun.

  • Bikaç ünlü ismi retweet edin; onların haberi olmasa da siz, kendinizi celebfriend sahibi hissedip az rahatlarsınız.

  • "Herkesin isminizi bildiği" bi mahalle barınız yok diye üzülmeyin; şimdi her mahallede pek çok mekandan foursquare çekin yapmak moda.

  • Yeterince like edilmediğinizi düşünüyorsanız unutmayın, belki de bu yeterince "like" etmediğinizdendir.

  • Şu gün itibariyle en samimi kapanış cümleniz "iPhone'umdan gönderildi", taçsikriin yarin tenine denk ve en temel ihtiyacınız, denesi 5 dolardan 1 app. daha.

  • Psikolog felan da çok out şu ara; günce styla blog yazıp, yorumcularınıza cevap yetiştirmek neyinize yetmiyo?

Yani artık sizi "hiçkimsenin" sevmemesi gibi bi opsiyon bırakmıyoruz; şimdiye kadar tanıdıklarınız sevmediyse kısmet, önümüzdeki maçlara bakalım. Yepisyeni konnekşınlar, netvörkler, aplikasyonlar sayesinde bir saniyeniz yalnız geçmeyecek. "Bi minik ekran, bi kaç tuşla bu iş olur mu?" demeyin. Biz yaptık, olacak.


Biterken,

"So f*cking what?" kısımı ne oldu? diyorsunuz. Bu oldu. Tıklayın, bağırarak söyleyin, ii gelir. Bu aralar kendimle aynı fikirde değilim ve bunu yazarken bi ara, Fakir Radyo dinleyip eğlendim.

Haydarpaşa'yı yaktılar lan.


Newer Post Older Post Home

13 vatandaş cevab hakkı kullandı :

off ne uzun okudum
ben sosyal ağlarda like etmeye takıldım onların bi de "nah" çekme versiyonu olsa onu da paylaşabilsek çok hoşuma giderdi.
bu arada evet heryerden her boka konnetk olmak zorundayız yoksa unutucaklar bu film yıldızlarını 1 1.. hey allaam.

Anonymous said...

saygıyla eğiliyorum.

@SED ayakkabını yesinler.
@eva saygıyla öpüyore.

momos said...

portishead'i severim.
sourtimes şarkısını severim.
ekşi sözlük çok kez aradığımı bulmama yardımcı olmuştur.
deniz'in yazılarını severek takip ederim.
nobody loves me diyerek sokaklarda dellendiğim de çok olmuştur. ama ardından sessizce de olsa devamı gelmiştir. it's true / not like you do..
her bir otu boku severken başkalarının da sizi sevmesini bekliyorsunuz. ya da en azından sevdiklerinizi sevmesini. e artık her tür sosyal medyada bu işi halledebiliyorsunuz.

yine de sour times dinleniyorsa bu zamanda bu işte bir iş var..

garip olan yazıyı okuyup güldükten sonra en yakın portishead konserini araştırıp ona bilet almaya çalışmam oldu.

ben de sevdim memos.
sevdim sevilmedim, seveni sevemedim tarzında bi de candan şarkısı vardı:)

Ne yerinde bir tesbit...Blogum var sevenim çok. Ben vallahi her gün istatistiklerden kontrol ediyorum sevenlerimin dalgasal hareketlerini.

Bu arada...Bu satırları yazdığım bir çok cool portland kafesinde bil bakalım be çalmaya başladı aniden? Nobody looooveees me.

Allahalaa?

hahahaaa bütünüyle harika, hep kafama takılıp da üzerine yazılsa dediğim mevzular ki özellikle "Şu gün itibariyle en samimi kapanış cümleniz "iPhone'umdan gönderildi", " cümlesi, işte bu, işte bundan dem vurmanın vakti gelmişti, çok sevdim, eline sağlık :)

@ defne suman, yoga kafasında buluşalım ya, orası güzel.

@ vatdedingülüm, interneti mecburiyete tercih edeceğim açık ara. çok saol. beni 3G sevin:)

çok güzel yazmışsın orası ayrı da o esra ceyhan resmine hala gülüyorum ben ahaha

@ ı am not your freud. kadın kitap kapağına bu pozu koymuş. düşün ki yayıncısı bile sevmiyo.

ve evet fazla komik hakikatten, bi süre bakınca delirdim sanıyorum.

pembe said...

esra ceyhana şaşı bak şaşırdım :S yazıyı zor okudum inan..çok keyifli bir yazı bloğunu yeni keşfettim severek okuyorum Deniz :)

Anonymous said...

Rüyada uzun yılan görmek; daha önceden yaşanmış bir problemin muhabbeti geçecek demektir.

Fakat bu muhabbeti siz yapmıyorsunuz yanlış anlaşılmasın. Önceden sizinle düşmanlığı olan yada sizi kıskanan bir kişi,
sizi veya aranızdaki husumeti hatırlayacak. Neyse ki merak edecek bir durum yok, çünkü mesele çoktan kapanıp
gitmiş, fazla üzerinde durmadan hemen unutacak. Belki ufak bir tebessümle
konuyu kapatacak. Sizee zararr vermek gibi bir niyeti yok bu
kişinin. Eğer rüyada ince uzun yılan görmek nedir diye merak ediyorsanız, uzun süre önce aranızda küçük bir düşmanlık yaşanıp sonradan barıştığınız biri, bu olayı hatırlayıp size haksızlık ettiğini fark edip pişman olacak diye
tabir edilir. Onu çoktan affetmişsiniz, ama bu
kişi olayı hatırlayıp biraz pişmanlık duyuyor size karşı.

Anonymous said...

Rüyada siyah yılan öldürmek; Bu müthiş birşey!
Çünkü eğer rüyanda siyah bir yılanı öldürdüğünü gördüysen, sana düşmanlıketmeyi düşünen biri var, sana zarar vermek için elindeki tüm imkanları kullanıyor
lakin yine de sana en ufak bir zarar veremeyecek şeklinde tabir edilir.

Söz konusu kişiye karşı kendini korumak amacıyla büyük
bir çaba sarfetmene gerek bile yok, farkında olmadan attığın adımlar yeterli
olacak. Lafın kısası kaderine güvenerek bu tehlikeli düşmanın hakkından geleceksin.