Aşkın Ömrü Kaç Yılmış?

By | 9/02/2010 8 comments

Tarihin spekülasyona en açık konularından biri heralde bu. Hemen edebiyattan örneklerle yazıyı süsleyelim;

Franko-reklam-pici Frederic Beigbeder, aşkın ömrüne 3 (yazıyla üç) yıl biçiyor. Bunu biçtiği aynı adlı kitabında bolca, hiç skimizde olmayan parizyen bohemlerin cinsel hayatlarını ve tribal alemlerini anlatmakta beis görmüyor.

Öte yandan yüzyılımızın edebi babası Marquez, "Gerçek tutkuların ölümden sonra bile yaşayanlarla kaldığına" dair cümleleri ve hiç olmadı tam elli üç yıl, yedi ay, on bir gün (burayı kitaptan kopya çektim) süren "Kolera Günlerinde Aşk"ı ile tanınır.

İşte bu akşam burada, hangi beyin haklı olduğuna karar vermek için toplandık. Evvet, elleri göreyim;

Kaç kişi sonsuz, itörnıl, tadı damaktan hiç gitmeyen aşka inanıyor? Hadi inanmayı geçtim, ısrarla bakkalından istiyor?

Ve kaç kişi mantığına el basıp, "Efendim herşeyin bir sonu var. Evrenin bile. Yaani..." çekiyor gönülden?

Aşka hiç inanmayan, duygularıyla herhangi bir teması olmayan ezici çoğunluk! Lütfen kütüphane kapısında top oynamayın, gürültü etmeyin, az ötede depişin. Hadi annem, toplantı yapıyoruz içerde, az sonra Tuna Kiremitçi gelecek.


Neydik Noolduk?
Hayatımın Erkeği esasen, genç hemşirelere erkeğin aslında çok da ivedi bir halt olmadığını izah amacıylan kuruldu. Since 2008 ve tam 99 yazıdır, ademoğlunun zevzekliğini anlatıp duruyoruz farkındaysanız. (Çoğul gibiyiz, lakin tek bir şizodan ibaretiz bay dı vey) Oysa zinhar hiç bir gün, aşk için "ivdedi değildir" demedik, demeyiz de.

Aşk sanırım bizden büyük bişey. Balina gibi ama daha akılsız. Öyle "neye inanırsan o olurmuş" mistikliğinde de değil üstelik; hiç balina görmemiş olmanız balinaya inanmamanızı gerektirmez neticede.

Aşk, bizim boklu hayatlarımızdan, sahip olduğumuz ya da asla olmadığımız bi takım plastik, metal, bez, sünger, tuğla ya da alçı aksamlardan, rahatlığımız ve irili ufaklı sıkıntılarımızdan, en pis korkularımız ve en tiksinç hırslarımızdan büyük. Tuna Kiremitçi egosundan bile büyük ve her nasılsa, hiçbirimiz bugün bir tuna olamadığımız halde bu gerçeği göremiyoruz.

Nedeni basit aslında, kediye sorsan patiyle gösterir; bi şekilde en çok kendine aşık insan. Ben hayatta ne yapıyorum? Neden benim istediklerim olmuyor? Bunlar neden benim başıma geldi? Ben, ben, ben ki ben. Ne mühimmişin meğer, ne bahtsız üstelik. Yer yer Mor ve Ötesi şarkıları gibisin; ne dediğin pek anlaşılmıyor ama dinleyenin acı çektiği çok açık.

Ama işte en dipte, ya da düşmekle asılı kalmak arasında diyelim, bir saniye, kendi tatlı canından geçtiğin o unutulmaz bir saniye boyunca, alabildiğine gerçek aşkın büyüklüğü. Marquez kadınlarından güzel Remedios "Ne bayağı adam, benden onulmaz bir hastalıkmışım gibi bahsediyor" omuz silkiyordu aşığını anlatırken. O onulmaz hastalığın her bir semptomuna kurban ol bre insanoğlu...

Hülasa, kül tablasının doluşuyla beraber, bu gizli toplantıyı dağıtmanın vakti geldi sanırım. Lafı ben çok toparlayamadım, yerime Yıldız Tilbe'yi bırakıcam. "Her acı büyütür içindeki çiçeği, dönersin kendine budur aşkın gerçeği" diye inilderken o müstesna deli, ben müsadenizle rüzgar alan bir yükseltiye çıkıp biraz kahramana oynıycam. Çünkü ben arabesk yavşaklıkları severim oh bebek, kendimi keserim gerekirse.

Ha unutmadan, ölü ozanlara ve Ramiz dayıya söyleyin, erkek erkeğe oturup şiir okumak kadar gayce bi hareket olamaz. Ve evet, Marquez reis alayına gider ama bu, balinaları ruj, krem ve ped üretmek için avlayan Japonları hiç bağlamaz.

Biterken,
Bu da aniden bitsin lan.
Newer Post Older Post Home

8 vatandaş cevab hakkı kullandı :

audrey said...

aşkın ömrüne biçilen 3 yıl nasıl cuk oturmuş 6 ay evvel hayretle bende farkettim. ki aynı aileden 2 kişi olarak 3. senede elimizde patlayan bitmicekmiş gibi görünen evliliğe dört nala giden ilişkilerimiz sayesinde oldu bu farkındalık. öle yalandan aşkım böcüğümde diil. esaslı sevdik bide kendimizce, sandık bi o kadar da sevildik. eğer bi ilişki 3. seneyi atlatabiliyorsa, aşk yerini sevgiye bırakıyor demektir. ki bu baya sancılı oluyor, kavgalar gereksiz asabilikler,karşındakini eleştirmeye başlamalar,değiştin sen demeler, göz denen organının dünyada başka dişiler erkekler gibi canlılarında üremeye açık ve arzulu olduklarını anlamasıylada baş gösteren aldatmalar veya eşiğinden dönmeler. eğer ki bu hendekleri atlatabiliyorsanız ilişkiye,tamamdır. yoksaaa sonsuz aşk diye birşey vallahi yok külliyen yalandır. 3 ten sonra elinizde ne varsa sevgi deyiniz, o sevdiceğide el üstünde tutunuz. zira 3 ten snra gidenler genelde uçkurunun peşine gidip, ztn düzeyli bi ilişki sonrası,umuma açık kullanılan hatunlara yöneliyor o beyaz atlı prensiniz. siz de o kaybetti gitti ....puularla takılıo kendini rahatlatmacalarıyla, hevesini alsın döner belki affettirir kendini saflıklarıyla kendinizi yiip bitirip, bi bakmışsınız senelerdir kurtulamadığınız fazla kilolarınızdan haddinden fazla kurtulmuşsunuz. neyse ya sonuç olarak kendisine her ne kadar ölsem bitsemde '' yok öle bişey gabriel,aramıza dön orda oksijen var mı ya'' demek istiyorum...

teflon said...

tek bi şizodan ibaret diilsin kadın!demek istedim sadece,,haaa bu arada ben balina gördüm hem de gecen hafta ,ne değişti dersen önceden görmeden inanıyodum,şimdi gördüm hala inanamıyom...

Aşkın AMK çok afedersin

patkutbam said...

http://hayatiminerkegi.blogpsot.com/ yazarsak yanlislikla bible'in anlam ve onemini bizlerler paylasan harika bi site cikiyor karsimiza bence bu da hayatimin erkeginin sifrelerinden biri evet.

Anonymous said...

özetle şu denmiş: "Aşk sanırım bizden büyük bişey" ve bu tarz cümleler ilk defa söylenmiyor; modern dünya insanının klasik söylemi bu.



"aşk çok büyük o kadar büyük ki biz insanlar ona layık değiliz.."
hassiktir ordan!!1bir


...lafı çok uzatmayacağım. madem bir cümleyle özetlenebilecek bir yazı yazdınız, ben de size diyeceklerimi bir cümleyle özetliyorum: aramasaydınız bulurdunuz! siz bulamadığınız için arıyorsunuz ve şimdi aradığınızı buluyorsunuz. (*)

...

Bu da aniden bitsin lan.


((*) bana hiç bakmayın, terzi kendi söküğünü dikemez!!)

Yener said...

Aşkla ilgili nenemden öğrendiğim vecizeden başkasını demelere doyamam: tavuğun bi derisini bi gerisini yemiycen. soran olursa, çıktı diyin.

sinem said...

çok güzel bi toplantıydı vesselam ama şunu söylemeden durduramyacağım kendimi Remedios insan mıydı ki uçtu gitti sonunda yani adam uçtu arşlara yükseldi resmen. ve aşık olmadı hiçbir zaman ,en azından anlayamadı bile,bu da uçmak kadar garip değil mi:s amaaan ne bileyim ben.

güzel demişsin sinem, ben yorumcunun zeki, çevik ve marquez okuyanına bayılırım.