Erkekliğin Onda Dördü

By | 5/10/2010 13 comments

Tuhaf günler bizi buldu; Jim Morrison ve kankileri olmamamıza ramen, çeşitli duygu çöllerinde tribal hareketler yaptık. Neyse ki tepemizde bahar, pıtlanmış yeni yetme gibi canhıraş, neyse ki hayatın devam ettiğine dair tüm kanıtlar kapıyı bacayı zorluyor.

Keşke layf stayla, urban apaçisi kafalarda yazıyor olsam buraya. O vakit derdim ki; bu Mayıs en hat mekan yine çeşitli kestane ağaçlarının dibi. Artık yerinde olmayan Beşiktaş çay bahçesi ve çaya simit banılan türlü yaşanmışlıklar, vintaj katagorisinden hafızaları zorlayacak. Mini dolgu topuklu, hardal renkli bi ayakkabının şaklatmalı sesini takiben, Moda iskelesi civarında dolanmak ve kuşlara yem verebilmek için, üst kattaki deli teyzeyle kavgaya tutuşmak yeniden moda olacak.

Lakin benim yaşamım ne ki .mınakombo, staylı nasıl olsun? O sebepten sizlere son derece tüme varımlı bir yazı düşündüm. O kadar düşündüm ki bunu, bi ara erkek türünü sahiden anlar, empatiyle kendilerine saygı duyar gibi oldum.

Bana bu yazının ilhamını verirken g.tümle gülmeme vesile olan, adaşım baybay-kal başta olmak üzre, tüm fenerlilere, kuru g.tüne bakmadan manita boynuzlayan mamilere topyekün, maddenin adoket halinde rispekt yolluyorum.

Erkekliğin sosyopsikolojik çözümlemesi bilim adamlarını nasıl hayrete düşürdü?

1) İnkar: İş üstünde bile yakalansa, "Valla içine girmiycektim şeyimden kaymış" ya da "Biz aslen lambada (daha da iyisi daggering) yapıyoduk, kıyafetlerimiz sürtünme kuvvetiyle erimiş" yazışlarına tutunan adamlar var şu alemde. Hıhı evet, biz de yedik .mınefendisi! Hayır, standart vatandaşı anlıyorum da, kooskoca bir partinin genel başkanının mavi donuna baka baka, bi parti dolusu adam Ceylan'dan "Şantaj Montaj" şarkısını söyler mi ya? Şarkı ne kadar demodeyse, tavırlar o denli acıklı. Şimdi sanırım sayın baybay-hepböyle-kal, parti tabanının şahsına yönelik ikrahını da inkar ederek, geri dönecek. Dur dilimi ısırayım.


2) Taraf Olmak: Erkek mevcudiyetinin temel taşlarından biri taraf olmak. Bin yıllar boyu cenk meydanlarında, galdyatör itişmesi gibi kanlı sporlarda kendini gösteren bu taraftarlık müessesi, modern dünyada "takım tutmak" halini aldı. Ademin ruhu bu kadar mı grup olmaya, bir ekibe ait olmaya aç ki, takımı kupa kaybedende kendi stadını dahi yakabiliyor? Futbol, bir kaportacıyla bir kreatif direktörü, aynı içli cümlelerde buluşturabilen yegane tutkal, bir o kadar da normal. Taraf olmayan adamlara dikkatli bakın; ya bir sanat güneşiyle, ya da seri katille karşılaşacaksınız.


3) Olayına Bakmak: Ay kıyamam, siz tv karşısında patlamaya hazır, hatta çeşitli netwörklerde onlayn halde, bazı bazı telefona gözleri dikmiş beyin gücüyle çaldırmaya azimli, manitayı düşünürken, o olayına bakıyor. İşi gücü düşünse yine iyi, büyük ihtimal "god of wars" da bi kafa koparılışına dalmış, olmadı internetten indiragandi arşiv peşinde. İçiniz cızıldayıp yemek yiyemezken siz, o 30 adet pilici kanatsız bırakmakla, laz tatlısının dibine darı ekmekle meşgul. Aşk, meşk, çocukların servis taksidi, çok da skindeydi; Erkek adam binyıllardır olayına bakıyor. Biz "ay acaba iliştik mi, yoksa bir tek taşım olacak mı, bebişimizin sünnetine kimi çağırsak?" yerimizde sayarken, onlar fezaya neyin gidiyor.

4) Görsel Malzemeye Tapınmak: Bu başlıkta özellikle "malzeme" kısımını açmak gerek; doğada çıplak halde bulunan, (ve mümkünse ıslak) kadın uzuvlarına, 31'cinin galaksi rehberinde "malzeme" denmektedir. İki kız arkadaş birbirimizi gaza getirip, internette "porno" kelimesini ilk kez arattığımızda, sene 2002 felan olmuştu. O vakitler online video da olmadığından, ilk gifte "anem anem" çığlıkları atarak kapattık explorerı. Bilgisayarında boy boy s.k arşivleyen tek bir kız tanımam. Oysa erkek öyle mi ya? Üstünüzde sıradan bir pantolon varken sizi ezmekten imtina etmeyecek adamlar, tayt karşısında centilmenlik kazanına düşmüş fransız oluverirler. "Göte bakmak için yol vermek" kavramını ben götümden atmadım herhalde?


"Bu yazının ana fikri nedir?" derseniz ki, son paragrafta genelde hap olarak veriyorum, sonra bi husumet çıkmasın; Freud'un "penis kıskançlığını" anlamama, çeşitli kalemleri çalıp sapını kemirmeme na iki adım yolum var. Ha uşaklar dökülün şimdi, ya da "kel kız, seni seviyorum".


Biterken...
Bu ara benim çeşitli parçalar meme yaptı, motor hararetli. Yazıya da "Erkekliğin Onda Dokuzu" diye başlamıştım lakin, ancak 4 parçasını günışığına çıkartabildim. Buna da şükür.
Ha siz sabırla beni tıklarken, bende boş durmayıp romanı bitiriyorum. Öööle "bastırcam kitabı, parası neyse ödeyin" felan da değil.
Bizde herşey opınsors!

İnternete inanın, inanmayanlara linkimi atın!
Newer Post Older Post Home

13 vatandaş cevab hakkı kullandı :

diego said...

roman? sapık gibi blog takip ettiğimi açığa çıkarma pahasına, http://atgotten.blogspot.com/2010/05/iste-turkiyenin-en-az-kazanan-yazarlar.html adresindeki az kazandıran işler opın sorsa mı geçti
-yorumcu yazarı tanımamaktadır, sadece sapıktır.-

listedeyim diego.
open source gönül işidir.

Deniz'cim,

Ben bilgisayarında diil ama cep telefonunda penis foto koleksiyon yapan bir kız tanıdım.

Hayattaki ilk resmi erkek arkadaşımın kankası olan bu hatun (ki eski erkek arkadaşımın da ayfonunun kendi çetiği veya maillenmiş nü fotolardan bir galeri olduğunu söylemek lazım) bu albümü bir gece çıkmasında bana da göstermiş ve çeşitli detayları da paylaşmıştı.

Hatta sonra da açıp kendi memesini göstermişti, "sence yaptırmama gerek var mı" diyerek, ama Beatrice Inn'in dumanlı ortamında ilginç bir hareket dahi olmamıştı.

Neyse. Bu da böyle bir anı işte.

dun gece ruyamda odul aldigini gordum (dusun aslinda seni tanimiyorum sadece blog'unu okuyorum!) hani alirsan bisey haberim olsun da ona gore fal endustrisinde calismaya baslicam artik, bi yerinden baslamak lazim..

sevgili deniz

şimdi yazdıklarına eyvallah dedim okurken. yani haksız değil birçok konuda dedim .ama sonrasında düşündüm ki hep aynı iddialar bunlar. geneli yansıtıyor mu acaba diye düşündüm. son günlerin moda lafıyla apachi tarzı erkekler için kurulmuşsa bu cümleler sonuna kadar katılıyorum ancak şöyle bir gerçek var ki libido oranı normal seviyelerde seyreden erkekler de var. yani içgüdülerini etik sınırlarla dizginleyebilenler. aslında bunlar çoğunlukta keza azınlıkta olsaydı kadınlar sokağa çıkamazdı. apachi erkeklerin içgüdüyü de aşan abazanlıklarını, kadınları zorda bırakan sözlü ya da bakışlı tacizlerini sonuna kadar lanetliyor ve böyle davranışları gerçekleştirenlerin ağzını burnunu kırmayı arzuluyorum.

bununla birlikte kamışa suyu yürütmüş her sağlıklı erkeğin görsel malzemeye tapınmak, olayına bakmak gibi doğal özellikleri vardır. kadınların bunu anormal karşılamaları da sanıyorum doğaları gereğidir. bizler national geografik belgesellerinde rol alan canlılardan biri olsaydık insan erkeğinin doğal özelliği olarak aktarılırdı eminim yazdıklarınız. inkar ve taraf olma meselesi ise karakter meselesidir bana kalırsa erkeği kadını olmaz.

son olarak erkekelerin -doğal sınırlar içinde- cinselliği önemsemelerini yadırgamamalı kadınlar diye düşünüyorum. böyle bir dürtümüz olmasaydı insan ırkı çok erken bir dönemde sona ererdi.

sevgili eeyore,
durumu şöyle özetliyeyim. erkek arkadaşım dün konuşurken "bunlar dalga neticede, sen yazdığın kadar feminist değilsin de mi?" diye sordu.
hayır değilim.
bu erkek meselesi kısırlaşmadan layf stayle blogculuğua başlıyacağım.
öperim.

İrem B.D said...
This comment has been removed by a blog administrator.

hahaha iimiş..

yarın porno çekimim var, ilgilenenleri, tamamen gelip taşşak geçme amaçlıları beklerim, rol arkadaşımı tanımıyorum, stresliyim.. şu koccaman yazıdan pornoyu seçti kafam napiyim.. porno bizim namusumuzdur..

yine harikasin , okurken cok guldum cokta hakverdim. kitabin cikar cikmaz söyle, ilk ben alacagim.

Anonymous said...

daggering videosu beni hayattan soğuttu...
lütfen bu konuyu irdeleyiniz.

This comment has been removed by the author.
outlaw said...

inkar kesinlikle öğrenilmiş bir tavır, kısmen nesilden nesile bilinçli olarak devredilen bir bilgi, kısmen de genç yaşta yapılan gözlemlerden çıkarılan sonuç.

amcam anlatmıştı söz konusu durumda ne yapmak gerektiğini: "inkar edeceksin, inkarın ne kadar saçma, yaptığın ne kadar açık olursa o kadar ısrarla inkar edeceksin." hatta bir hikaye anlatmıştı bir arkadaşı hakkında; rivayete göre adamı karısı başka bir kadınla basmış, adam çırılçıplak koltukta otururken ve kadın - yine çırılçıplak - adamın üstünde, karısının odaya girmesiyle beraber adam üstündeki kadını itip bağırmış: "kim koydu bu orospuyu üstüme?"

bu taktik bence erkeklerin acayipliği kadar (belki de daha çok) kadınlarınkini ortaya koyuyor. sonuçta inkar, aldatılan kadının göz önünde (ya da şüphe konusu) olan aldatma eylemi yerine kendisine söylenene, "inanmak istediği"ne inanmayı seçeceği önkabulüne yaslanıyor.

genç erkeğin gözlemle edindiği bilgi de tam olarak bu zaten. evli ya da bekar, sevgilili ya da sevgilisiz insanlar "cinsel yaratık"larken ve cinsellikleri sürekli olarak toplumsal ve kişisel ahlakın önerdiği (ya da dayattığı) çerçevenin dışına taşarken, çerçeve görüntüde sağlam kalıyor. sonuçta "orospu" küfürdür mesela, ama (neredeyse) her erkek fuhuşa bir şekilde bulaşmıştır. aile kutsaldır, baba anneyi, anne de babayı aldatmamalıdır, ama insan - kendini aksine inandırmak için ciddi bir çaba sarfetmediği sürece - "baba"nın her sarhoş eve gelişinde "bir şeyler" olmuş olma ihtimalinin bilincindedir. sonuçta erkek, babam annemi bu kadar kolay "kandırabiliyorsa", ben sevgilimi neden "kandıramayayım" sorusunu soruyor sanırım...

başlık süpermiş.. yazı daha süpermiş...