Betona Harman

By | 7/10/2017 2 comments
dediim gibi
Size erken gelmiş bir orta yaş krizinden bildiriyorum bu sene. En son geçen sene bildirmiştim buralardan. Bu kriz fırsata dönüşür mü, yoksa bizi 50 sente muhtaç mı eder, onu yazının ilerleyen aşamalarında beraber görelim dilerseniz.

Bu bir doğum günü yazısıdır ve bu terkedilmiş kasaba görüntüsündeki bloğun en eski adetlerindendir. Ayrıca rica edicem unutturmayın. Tekrar yazıcam buralara...

**

Hayattan bi'şey öğreniyor muyum, yoksa renkli, değişik vagonlu bir trenin bitmek bilmeyen geçişi gibi kendisine seyirci mi kalıyorum, emin değilim aslında. Çok saçma vagonlar da oluyor. İnsanın üstüne atlayıp sağını solunu kurcalayası geleyor. Sonra o vagon nasıl ediyor da seni sırtından pat diye atıyor? Hep muamma buralar.

Her şeye vakit yok. Tüm vagonları gezemezsin. İstediğin tüm kitapları okuyamaz, içinde erimeye teşne olduğun tüm denizlerde yüzemezsin. Büyüdükçe, öncelikler giriyor hayatına. Öncelikler, kimden doğma, kime dayatma, nasıl da basıyorlar "önce ben" diye boğazına? İşte oraları dilersen çok karıştırma.

Ama işte kendini sevmeden ne sevsen, o sana yabancı, kendine hayran... Kendini bilmeden kimi öğrensen, o senden bi haber, sen ona doyamayan... Bi genç kız vardı bu sene, bana bi barda "Tatmin nerede?" diye sorduydu. Masadaki yakışıklıya yanıktı galiba, beni de rakip mi sayıyordu?

Dedim "Tatmin na burada." Gözümle elimi işaret ettim; koca bi nah. Öyle sahnede, öyle laykta, öyle şakşakla gelmez o hal. Sevildim sanırsın, hayran bile kalınırsın, elini öptürür, gözünü süzdürür, yine de herkes gidince kalırsın, tıpkı bi mal. Çok sevdim sanırsın, ayılıp bayılırsın, duvarlara yazarsın sloganlar falanlar. Sonunda sis dağılır, dağılır gece ve ne kazandın otur bi bak lan?

**

Zaman bi paravan, açılır her gün. Ardından çıkanı beğenmedin. Yaşama o günü istersen. İptal et, salla gitsin. Peki güzel denyom sen bu reddi, daha kaç kere kullanabilirsin?
Zamana tütünü yapıştır, kanıyo bak. Yarana gogoyu yapıştır, başın kabak. Gökyüzü üstünde açılır ama sana vaatleri kuşlardan uzak... Yem koy balkona, tek çaren bu. Kandır zamanı, besle karganı ve sıçsın... yazgına.

Yazgın diye bi dalga, yok bu arada. Kim kandırdı seni bilmem. Hangi vaadi aratırken, denk geldin bu ucuz frikiğe? Elini kaçırdın, elin yanar diye. Kaykıldın tembel bi hiçliğe. Görmedin baharı ve yazı bile. Aklında tilkiler ama hepsinin cinliği veresiye...

**

Yüklerin var. Tüm geçmişlerden. Ölülerden ve dirilerden. İnşaat izleyen emekli albay gibi, bitişine bakıyorsun bi'şeylerin. Ellerin arkada kavuşmuş ama her konuda var yine şikayetlerin. Kendin ettin. Kimse demedi sana; oradan git. Deseydi bile dinlemezdin. Şimdi içinin ormanında kaybolduysan, inşaat sesine gel!
Ruhun betona harman ve çakılmanın tadı güzel.

**

En dipteyken, başlayacak ancak yeni bir hikaye. Bir önceki hikayenin kahramanı, üstüne bir avuç toprak serptiğinde. Kendini gömüp, cenaze namazını kılan çingene gibi, Eyüp'ten bir hışım ineceksin yokuş deli. Sayacaksın tek tek servileri, ölmeden başına dikmiş biri. ARO. Bundan sonra yazacağın hikayede, kendine verirsin artık başrolleri.

Şimdiyi ve hepsini.

Ve unutma, sırf bi gece karşısında oturup bira içelim diye tam 2000 yılda, kan, ter, gözyaşı ve skolastik düşünce ve Bizans oyunları ve Osmanlı vurgunları ve yeni dönem Laz-Arap sentezleriyle, inşaa ettim koca İstanbul şehrini.

Değdi mi, değmedi mi, bilemem şimdi.

biterken,
kafiyelerimizi ezhel'e, götümün üzerine oturamayışı, kendimi yoga yaparken sakatlamış olmama, geri kalan her şeyi ise yaptığımız seçimlere borçluyuz. ve seçmemek bi seçim değil. hoşgeldin tipini sktiğimin 38'i. fotoğraf baya eski.

Newer Post Older Post Home

2 vatandaş cevab hakkı kullandı :

Alayına isyan olmuş yazı ve çok güzel olmuş. Yaşlar 30ların üzerine çıkmaya başlayınca insana bir aydınlanma geliyor ve gözünün önündeki perde kalkıyor. Sonrası işte gerçek hayat. Nice sağlıklı 38 lere. Önemli olan ruh yaşı ne de olsa. Selamlar.

tam okurken AgaB geldi diyordum ki Ezhel'miş zaten.
Kutlu olsun yeni yaş, dertsiz, tasasız olsun