Dı Biytuful Refakatçi (Ya da Ajans Rukiye)

By | 8/01/2015 Leave a Comment
Çok aşırı sıkılmıştım. Ama yani o kadar sıkılmıştım ki, sıkıntıdan bi tavşanlık edip kendi kulağımı kemirecek noktaya gelmiştim. Tam o esnada kulaklıkta çalmaya başlayan Guns’n Roses - Coma şarkısıyla hastane bahçesinde olduğumu hatırladım. Bu vesileyle tüm sanat kariyerini sağlık sorunları yaşayıp öleceği fikri üstüne kurmuş bulunan, lakin bir rock yıldızından beklenmeyecek ölçüde danalar gibi hayatta kalmayı başaran Axl Rose’a bir miktar saydırdım. Ona saydırırken çaprazımda ağlayan bir grup kadın görünce haliyle utanıp sustum.

Aklınızda bulunsun, bir hastane bahçesinde etrafı kesmek ve zevzek şeyler düşünüp pişmiş kelle gibi sırıtımak, hoş karşılanan hareketler değil. Hastane bünyesinde en fazla önünüze (endişeli) bakabilir ve etrafın duyacağı biçimde bir şeyler söyleyecekseniz, içine mutlaka Allah’ı katarsınız. Bu “Allah’ım sen büyüksün” olur, “Allah acil şifalar versin” olur. Fazla fazla “Allah’ım sana geliyorum” olur. Ben “Dur Allah’ını seversen Deniz, zaten ortalık karışık” dedim misal kendime. O esnada dizime dokunan bir el ile hafifçe irkilmiştim.

Dizime dokunan elin sahibesini tanımıyordum (tanıyacaktım). Bana durduk yerde yabancıların temas etmesinden hoşlanmazdım. (hoşlanacaktım) Kafamı kaldırdığımda, Rukiye ninenin gülümseyen (ama edebiyle) gözleriyle karşılaştım. Kulağımda kulaklık olmasına aldırmadan söze girdiğinden, “İnsanlar hiç tanımadıkları kişilerle nasıl aniden samimi oluyorlar” hususunu da kaçırmıştım üstelik. Ben kulaklıktan kurtulabildiğimde, Rukiye nine dünürüne refakatçi olarak hastanede bulunduğunu ve dünürlük müessesesinin türlü zaruretlerini bildirmekteydi. Lafına inanılacak olursa dünürlük, donörlükten zordu. (Normalde güldürmeyecek bu espriye edebimle kıkırdadım) Ninemin dünürü ise geçimsizin, görgüsüzün, hadsizin biriydi. (Kendisini tanımasam da bu tanımlara bir bir katıldım)

Aklınızda bulunsun hastanelerin çeşitli servisleri var; Plastik Cerrahi, Onkoloji, Kardiyoloji… Kısa süre sonra Rukiye ninenin de bir hastane servisi olduğunu anladım. Kendisi hastanede magazin servisi olarak görev yapıyordu. Onun haberleri eşliğinde hastanede kim meme başına birer kilo ağırlık aldırmış, hangi gelin karnını gerdirdikten sonra göbek deliğinin yeni yerini beğenmemiş, göz torbasını gidermek için bıçak altına yatan hangi hasta “Ameliyata donsuz gitmem” diye ayak diretmiş, hepsine muaffak oldum. Ninemin sayesinde sadece sıkıntımı değil, neden hastanede bulunduğumu bile unuttum diyebilirim. “İşte magazinin gücü” düşündüm, nineyi başımla onaylarken. Hatta yetinmedim, “Keşke biri şu mübarek ellere bir akıllı cihaz verse de, onu hastanenin bloggerı yapsa” şekli saygı bile duydum.

O esnada ninem bana, burunu yaptırıp, yüzünde bandaj, ağzında kırmızı ruj, üstünde kırmızı gecelik ile hastane koridorlarında piyasa yapan sarışın hanım hakkında bilgiler veriyordu. Bense inanır mısınız adeta bilgiye doyamıyor, “Peki ya ameliyathaneden çıkarken gördüğüm Konversli o doktor?! Görüştüğü biri var mıymış?” diye sorular yöneltiyordum heyecanla. Çünkü affedersiniz ama genç cerrahın ameliyattan bir çıkışı vardı, sanırsınız az önce konser verip, bin kişilik bir clubü yıkmış geçmiş. Dj Doktor Bey kod adıyla drum’n bass, dupstep filan yardırmış. Bi havalar, bi kendi saçını başını ovazlamalar…  Maalesef ninem başıyla bana “Senin iş zor” çekti. Meğer bizim Dj Doktor Bey, Göz Servisi’nin gözden ırak köşelerinde mutelif hemşireler ile görüşmekteymiş. Hatta kızlardan birinin memelerini elleriyle… Slikon yapmış, hain.

Sonuçta biz derin gıybete başladık (derin gıybet >deep web). Hatta Dj Doktor Bey’e duyduğumuz öfke üzerinden ninemle yek vücut olmuş, birlikten kuvvet doğrumuş, kendi özerk alanımızı ilan etmiştik. İş bu sebeple iki hastabakıcının diz dize oturduğumuz banka yaklaştığını fark edemedim. Biri nazikçe nineciğimin omzunu tutunca ikimiz de irkildik. Üçüncü kişilerin müdahalesiyle baldan tatlı sohbetimiz yarım ve boynu bükük kalmıştı. Ninem hasta bakıcılardan biriyle Nöroloji servisine doğru ilerlerken diğer bakıcı, magazinci ninemin 5 sene kadar önce dünürüne refakatçi diye hastaneye gelip, kafayı sıyırtınca orada kaldığını anlattı.
Ama ben pek kulak asmadım açıkçası. Böyle flaş bi haber olsa, ajans Rukiye'den kesin duyardık.

haziran 2015 - 9 eylül hastanesi

biterken,
esmiyor anam, ülkeye akıl mantık bilem esmiyor.
güneşe tabanca sıkıyor insanlar. ama bi noktada, sorunun parmağın gösterdiği yerde değil, bizzat gösteren parmakta olduğunu anlayacaklar.
son olarak, yağmurun ilk damlasıyla, don paça koşmaya çıkmayan.. öyle bir yaz işte.
Newer Post Older Post Home

0 vatandaş cevab hakkı kullandı :