Açıkçası az sonra yazacaklarım konusunda çok rahat değilim; hayatım boyunca her fırsatta, başka türlüsü elimden gelmediğinden mağdurun yanında oldum. Acıyla, ezilmişlikle, hakkı yenmişlikle kurduğum empati sayesinde şu günlere geldim. Geldiğim günlerde dünyanın durumu çok karışık, siyah beyaz bazen o kadar da net değil ve ben biraz Woody Allen'ın pedofili oluşundan bahsetmek istiyorum.
Özet geçmek gerekirse, 1992 yılının bahar aylarında, Mia Farrow ve Woody Allen’ın 12 yıllık beraberlikleri, dünyayı ayağa kaldıran bir skandal ile son buldu; Farrow, Allen’ın Park Avenue’daki evinde, kendi evlatlık kızı (ikinci kocası Anré Pervin ile çocuğu olan) Soon Yi’nin çıplak fotoğraflarını bulmuştu. Evli olmamalarına rağmen birliktelikleri boyunca 2’si evlat edinilmiş 3 çocuk sahibi olan çift (Dylan, Ronan ve biri daha), çocukların velayeti için ciddi bir savaşa başladı. O yazın Ağustos ayında ise aile dramının ikinci perdesi yaşanacak, Mia Farrow bu kez Allen’ı o sırada 7 yaşında olan kızları Dylan’ı taciz etmekle suçlayacaktı.
Woody Allen hakkında yapılan suçlamalar, dedektifler tarafından aylarca araştırıldı. Bir psikolog ordusu Dylan’ı incelerken, bir avukat ordusu taraflar arasında mekik dokudu ve nihayetinde soruşturma delil yetersizliğinden rafa kalktı. Farrow, Allen ile ortak 3 çocuğunun velayetini alırken, 1992 senesinde 19-20 yaşlarında olan Soon Yi, Woody ile 1997 senesinde evlendi. Geçtiğimiz 20 yıl boyunca üzerine fazla konuşulmayan bu talihsiz olaylar, Dylan Farrow’un manidar (Tam da Woody Allen'ın yeni bir Oskar'a koştuğu) bir dönemde verdiği Vanity Fair röportajı ile yeniden gündeme geldi.
Dylan Farrow'un açık mektubunu ve diğer röportajlarını okuduğunuzda, kızın gerçekten Woody Allen tarafından tacize uğradığını düşünmemek, bunun için Woody Allen'dan tiksinmemek çok zor. Ben samimiyetle kızın çok zor bir hayat sürdüğüne, gerçekten Woody Allen'ın her türlü imajıyla bir kez daha yaralandığına inanıyorum. Öte yandan hikayeyi araştırmaya, dibini kazmaya niyetlendiğinizde, karşılaştığınız ayrıntılar da hayli tuhaf.
En azından Farrow-Allen ailesinin bizim normal saydığımız normlara zaten pek uymadığını, Woody Allen'ı hep biraz tuhaf davranmakla suçlayan Dylan'ın, tuhaf kavramıyla ilişkisinin Allen'la sınırlı kalmadığını gösteriyor.
Uzun uzun anlatmak yerine listeleyeyim.
Dramın Şifreleri
- Mia Farrow ilk evliliğini 19 yaşında, aile dostu ve o sıralarda 50’li yaşlarında olan Frank Sinatra ile yapıyor. İkili 2 sene sonra, Rosemarry’s Baby filminin setine Sinatra tarafından yollanan boşanma celbiyle ayrılıyor.
- Mia Farrow’un 11’i evlatlık 15 çoğundan 13’ü günümüzde hayatta. Woody Allen ile beraberken doğan oğlu Ronan, kız kardeşi Dylan’ı destekliyor. Mia Farrow 2013 yılında bir röportajda Ronan’ın aslen Woody'den değil, Sinatra’dan olduğunu, zira ikilinin "aslında hiç ayrılmadığını" açıkladı. Bunun üzerine yakışıklı avukat ve pek yakında tv programcısı Ronan "Hepimiz Sinatra'nın çocuğu olabiliriz :)" tweetledi.
- 1992 yılında suçlamalar ilk ortaya çıktığında yapılan yasal araştırmayı yürüten dedektif, suçlamalar geri çekildikten sonra "bir çeşit taciz olabileceğine inandığını ama delil bulamadıklarını" açıkladı. Sonradan Woody Allen tarafından satın alınmakla suçlanan, Dylan’ı inceleyen psikologlar, çocuğun taciz edildiğine dair kanıt olmadığını ve/veya annesi tarafından yönlendirilmiş olabileceğini raporladılar.
- Mia ve Roney Farrow, Golden Globe gecesinde tweetleriyle Woody Allen’ı pedofili olmakla suçladılar. 20 yıldır Woody Allen ile görüşmeyen Roney, geçtiğimiz babalar gününde de “Babalar gününüz kutlu olsun. Ya da bizim ailedeki adıyla –mutlu kayın biraderler günü.” yazmıştı.
- Mia Farrow'un öz ağabeylerinden biri intihar etmiş, diğeri 2 erkek çocuğu taciz ettiği için geçtiğimiz sene, 25 yıl yedi, şu an hapiste. Bu ağabey (kaynaklara göre) çocuklar büyürken Mia Farrow'un evinde sıkça bulunan birisi. Mia elbette kendi ağabeyi ile ilgili "Is he a pedofile?" tweetleri atmıyor.
- Mia Farrow ile ilgili verilebilecek bir sürü ayrıntı daha var; hayatını yardım kuruluşlarında çalışmaya adamış bir kadın, evlatlık çocuklarının biri kör, diğeri hasta, onlara bir yuva sağlamaktaki azmi inanılmaz. Zira kendisi karmaşık bir yuvada büyümüş, dahası önceki evliliklerinde yuvalar yıkmış. Woody ile evli olan kızı Soon Yi'nin babası (André Pervin) mesela, en yakın arkadaşının kocasıymış. Country şarkıcısı Doly Pervin o ara balataları yakıp, sokağa düşmüş.
Elbette tüm bunlar, eğer Woody evlatlık kızını taciz ettiyse, üzerinde durmaya bile değmez ayrıntılar. Çünkü böyle bir suçun "ama"sı olamaz. O sebeple size pek çok internet sitesinde yazdığı gibi "Mia Farrow da biraz yolluymuş yaannız" çekmeyeceğim, ki bizi hiç ilgilendirmez. Ama kendisinin konuyla ilgili anlamadığım tarafları yok değil. Misal ki:
Woody ile ayrıldıkları ve çocukları için çok endişeli olduğu dönemde, telefon açıp Sinatra'dan yardım istiyor. (kendi Vanity Fair röportajına göre) Yer altı dünyasıyla yakın ilişkisi olan Sinatra ağam ise, buna bir adam yolluyor. Adam tetikçi ve "Woody'i akşam yemekte yeriz gerekirse" manasında konuşuyor. Ve Mia'nın böylece içi rahatlıyor mesela. (Burada bir kızını hanım diye almış, diğerini de çocukken taciz etmiş bir adamdan bahsediyoruz. Benim arkam bu kadar sağlam olsa, kesin o adamı vurdurturdum. Çünkü niye, ben vahşiyim.)
Ya da soruşturma ve davaları niye uzatmadı mesela? Woody Allen'ın parası ve gazeteci ordusu savaşılamayacak durumda mıydı ki, 20 yıl sessiz kaldı? Hem de kızı gözü önünde anoreksik, depresif, kendini kesen bir insan olarak büyürken? Ben olsam son kuruşuma kadar huhkuk savaşına harcardım, iddalar ispatlanıncaya kadar duramazdım gibi geliyor. Ki bu arada Woody Allen aradan geçen 20 yılda (eğer bir pedofiliyse) onlarca, yüzlerce küçük kıza yaklaşabilme şansı yakaladı, hiç bişey olmasa Soon Yi ile 2 tane kız evlat edindi.
Hadi Dylan mahkemelerde travma yaşamasın diye onu zorlamadın, peki ya senin bu kararın, yine kızın olan Soon Yi ve onun kızlarına nasıl yansıdı Mia?
***
Asabım bozuldu, şöyle bağlayacağım.
Woody Allen pedofili iddaları yalan bile olsa, bu onun son derece sorumsuz, bencil, kötü bir ebebeyn ve g.t biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Mia Farrow ve çocukları ona sonsuza dek, Soon Yi ile evlendiği için kızgın ve kırgın kalabilirler.
Öte yandan eğer Woody Allen'ın pedofili iddaları doğruysa, işte o zaman ailenin buna karşı tavrı, olacak gibi değil. Zira birinin, hele ki gücü ve şöhreti sayesinde çok fazla çocuğu mağdur edebilecek birnin yıllarca elini kolunu sallayarak ortada dolaşmasına müsaade edilemez. Hakkındaki suçlamaların ispatlanıncaya kadar tekrar araştırılması, en nihayetinde adamın hakkettiği cezayı alarak, cezaevine tıkılması gerekir.
Hatta Ekşi Sözlük'e vaktiyle Roman Polanski için yazdıklarımı buraya da ekliyeyim.
"İnsanlık olarak icat ettiğimiz adelet sisteminin adil kalabilmesi için, işlediği cürmün cezasını çekmesi gereken insan. Sen yetenekliye ayrı, güzele, zengine apayrı hukuk uygulayacaksan, sonra al hayrını gör öyle adaletin."
(Mia Farrow'un Roman Polanski ile hala yakın arkadaş olduğunu söylemiş miydim?)
***
Öte yandan, Farrow ailesi Woody Allen'a verilecek en büyük cezanın onu sanatsal olarak gözden düşürmek olduğuna hükmetmiş, bunun için harekete geçmiş olabilir. Yine de evrensel hukuk ve adalet "Oscar'ını vermeyin, filmlerini izlemeyin, bir pedofili suçunun cezası bu şekilde kesilsin" şeklinde ilerleyemez. Böyle bir davanın emsal olarak kazanılmaması bile, dünyanın dört bir yanındaki pedofili mağdurlarını haklarını hukuksal değil, başka yollardan aramaya yönlendirecektir. Bunun da ne kadar etkili olabileceğinden de şüpheliyim.
***
Her halukarda tüm bu olayların tek gerçek mağduru Dylan Farrow'un, Woody Allen'ın kendisni gerçekten taciz ettiğini düşündüğüne, bunun acısını sonuna kadar yaşadığına şüphe yok. Hakkını aramak istemesi ise son derece doğal. Keşke daha önce konuşsaydı, haykırsaydı, Woody'i mahküm ettirseydi, dünya çapında çocuk tacizcilerine ibret olsaydı.
Lakin Dylan ve Farrow ailesi hakkını böyle aramayı seçmemiş. Dylan açık mektubunu bitirirken Scarlet Johanson'a "Ya seni çocukken taciz etseydi?", Diane Keaton'a "Beni nasıl unuttun bacım?" diye soruyor. Böylece onlara "Bir pedofiliye göz yumarak kariyerinizde yükselmeye değer miydi?" demeye getiriyor. Ve günün sonunda, kendine yapıldığını düşündüğü haksızlığın hesabını, yeni bir haksızlıkla sormaya kalkıyor.
Zira acısını paylaşmaya dünden razı olduğumuz Dylan, şunu unutuyor; ne o sinema kariyerleri ne de o filmler, onun talihsiz çocukluğu üzerine inşaa edilmedi. Woody'nin sinemasının hor görülmesini istemek, o filmlerde emeği olan ışıkçıdan set amirine, her bir çalışanın hakkının yenmesini istemek demek.
Şimdi sorumuza geri dönelim,
En sevdiğiniz Woody Allen filmi hangisi?
biterken,
ofisteyim, sırtımdan sıraselviler akıyor. önümde su, biteyazmış kahve ve bir öykümü basan OT dergisi var. çalışmam lazım, kapatıyorum, ben sizi ararım. siz de arada yorum filan yazın.
woody allen'ın adını doğru yazmayı beceremeyişim de bu yazımızın anısı olacak. fak miii.
Halkın Tercihi
-
Simone de Bualemgötünekurbanivoir- Şikago-1954 Şimdi aranızda şaşıranlarınız olabilir; Deniz sen anca dijital reklam, bi de "basılma...
-
Bu yazının sonunda feyk yok. En başından diyelim, harf harf gerçekliğine alışır gibi... Kişisel Yoda'm, eski evimin kadını, küçük kirli ...
-
Hayır, size bu yazıda uğradığım tacizleri, 35 yıllık hayatımda erkek cinsinin zulmüyle, egosuyla ve libidosuyla nasıl imtihan edildiğimi anl...
-
Sovyet Blog'unun çöküşü 90'lı yılların pek çok acaipliğinden biriydi. Bunun yurdumuzdaki etkisi ise çok geçmeden, Karadeniz sahiller...
-
Sevgili başbakanım, Kusuruma bakmayın, başbakanın b'sini büyük yazmadım. Zira son zamanlarda adınızla yazılmak suretiyle baş har...
-
Bir süredir tıpkı ortaokulda inek yıllarımda olduğu gibi kendimi okumaya verdim. Bu inekliğim hatırlarsanız hemen hemen okumayı sökünce başl...
-
Kendimi politik bir insan olarak görmüyorum. Hiç bir siyasi partiye yakınlığım yok. Pek çok resmi ideolojiyi gerekçeli temelinden, p...
-
Ensenin açılmasından mı, biraz Heidi, biraz Amelie, aslında erkek bilinçaltındaki sübyan sevdasından mı ? Bilmiyorum, bilemiyorum lakin bir ...
-
Bu ülkede çok değil bir iki ay önce 27 yaşında bir anne, üşüyen çocukları için saç kurutma makinesini açık bırakıp, yan odada kendini astı...
-
Kuğulu Park'ta in, cin ve bi takım öredekler top oynuyor Tunalı Hilmi Caddesi’nde, gecenin bir buçuğunda, Duman şarkıları bağırarak ...
9 vatandaş cevab hakkı kullandı :
1- hollywood ending
2- midnight in paris.
agzına saglık. al sana yorum :)
önce şunun altını çizmek gerek. allen'ın filmlerini kendisinden veya karakterinden dolayı sevmedik, tamamen filmlerin üzerimizde yarattığı etkiydi sebep. o yüzden bu meseleye yaklaşırken allen'ın sanatıyla olan ilişkimizi ayırmak gerek. belki sevdiğimiz/idolleştirdiğimiz kahramanların gerçek halleriyle karşılaşmak üzerine birkaç laf edilebilir ancak onun da yeri değil burası.
bu meselede bana en akla yatkın gelen tahminim şöyle, allen küçük kızlara ilgi duyan ancak sosyal bir hayat da becerebilen, artık bu hangi dereceye giriyorsa o derecede bir pedofil. bunu inkar etmek için birden fazla ortaya çıkmış gerçeği yok saymak gerek. mia farrow ise hem allen'a çok kızgın, asla onu affetmeyecek, hem de olanları fark etmediği için kendisine kızgın, asla kendisini affetmeyecek. bunca yardım kuruluşu çabasını ölene dek sürecek bu kendini affedememeye bağlayabiliriz. dylan farrow'un ise şahsen öncelikle ben anlattıklarına inanırım. bu beni saf biri yapar mı umurumda da değil, böyle bir konuda aklımdan geçen birinci seçenek; tacizi anlatmaya cesaret edebilenin dürüstlüğüdür. Hemen karşı tarafı mahkum edemeyiz ama aklımızda oluşan şüpheye karşılık makul ispatlar bekleriz. Sorun şu, Allen kendini nasıl temize çıkarabilir? yakın tanıklıklar bu kadar aleyhineyken zor. Hele olağan şüpheliyken. Mevcut savunma inandırıcı gelmiyor bana. Ondan beklediğim dürüstçe davranıp olan biteni kendi ağzından anlatması. Evet, öyle bir olay oldu, ancak söylendiği gibi bir taciz değildi, yine de yaptığım kabul edilir değildi ve bundan dolayı kızımın hayatının mahfolmasına sebep olduysam cezamı çekmeye hazırım gibi birşeyler diyebilir belki. Anladığım kadarıyla allen yaptıklarını taciz olarak görmüyor ve karşı tarafın bunu ona olan nefretinden dolayı kullandığına inanıyor. ancak benim görüşüme göre taciz söz konusuysa sizin neyi taciz neyi değil görmeniz önemli değildir, önemli olan karşı tarafın nasıl hissettiğidir. Yine saf diyebilirsiniz bana ama o gün Allen yaptıklarını Farrow'a anlatsa ve özür dileyip tedavi olmayı kabul etseydi, bugün hem kendisi hem de Dylan ve Farrow bu kadar yıpranmış olmazdı.
Sözün özü, pedofili bir hastalıktır. Çok sevdiğimiz herhangi biri bu hastalığa kapılmış olabilir. Bu onu ne lanetlememizi ve hayatımızdan çıkarmamızı gerektirir, ne de bu rahatsızlığını görmezden gelip inkar etmemizi.
Mia Farrow'un bu davayı sürdürmemesi veya Roman Polanski ile arkadaşlık etmesi veya abisinin çocuk tacizcisi olması Dylan Farrow'un anlattıklarının inandırılıcığıyla ilişkili şeyler değil. Belli ki Mia Farrow da iyi bir anne değil lakin bu olaya bunun üzerinden bakmak sorunlu bence. Mia Farrow Woody Allen'ı hukuki yollarla değil sanatını gözden düşürerek cezalandırmayı seçmiş olabilir (ki bu birçoğumuza göre yanlış) ama yine bu da Mia Farrow'un ve Dylan Farrow'un anlattıklarının doğruluğunu etkilemez bence. Şu sıralar iyice suyu çıkmış "kadının beyanı esastır" lafını kullanmak istemezdim ama bu olayda altının çizilmesi gereken şey tam da bu. Şu linki belki görmüşsünüzdür lakin bunun üzerine buraya eklemek farz oldu. http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=woody-allen-hakkinda-bilmek-istemediginiz-her-sey&haberid=6594 Teşekkürler
Seviyorum senin yazılarını okumayı yaaa :))
woddy allen filmlerini izlediğime mi yansam, kıza mı üzülseem, adaletsiz dünyaya mı sövsem bilemedim şimdi.
-Midnight in Paris iyidir :)
bu konuya hiç bu açıdan bakmamıştım. çocuk sahibi olabilmek için kesinlikle bir ehliyet lazım. bu arada anoreksik falan olma durumu dylan için mi, yoksa soon yi için mi? konu hakkında pek bilgim yok da, belirginleşsib istedim.
Tabiki Midnight in Paris:)
Elmalar, armutlar, üzümler, hıyarlar birbirine karışmış ama çocukluğunda tacize uğramış bir anal olduğum için dilbilgisi hatalarına takılmaktan onları ayrıştırmaya takatim kalmadı.
Post a Comment