From Mar 18, 2011 |
Allahımıza bin şükür İbo ölmedi. Mazallah kalbimizde yaşasaydı, o çiğköfte/lahmacun parça tesirli kollestrolle 2012'yi çıkartamazdık. Halbuki ben büyük kıyamet şova yetişmek istiyorum. ABD'li çılgın bilim insanları hayatımız için mücadele verir, öte yandan tutku dolu aşklar yaşarken, 3. dünya ülkemde, "Bize bişey olmaz yeah" tarzında ölümü beklemek istiyorum.
İbo gerçekten önemli bir adam; aklımdan çıkaramadığım iki sanatsal aktivitesinden ilki "Her demet zalım felek" uzun havasını okuyuşu. Ki hemen şurdan açıp dinleyin, herhangi bir duygu haline kapılmazsanız, haber verin sizi ilk gemiyle Norveç dolaylarına ihraç edelim.
9 yaşımda babamın dönemsel işi sebebiyle Diyarbekir'de 1 koca yaz geçirdim. O dönemde ben ilk kez annemin yurdun çeşitli yerlerinde "beyaz kadın" statüsünde olduğunu, abim ise Beatles üzerine İbrahim Tatlıses dinleyerek de ergenliğinin tadını çıkarabileceğini keşfetti.
TRT ekolünden geldiğimizden, evde ancak haftasonları klasik müzik, oda konçertosu felan dinleme iznimiz vardı. 20 küsur yıldan sonra bu iznin üzerine kısık sesli klasik cazı eklemenin haklı gururunu yaşarken, abimin Diyarbekir kalesine karşı kaçak Sony anfilerden İbo yayını yapmasının ailede yarattığı dehşeti, varın siz düşünün.
Biz İbo'yu bi şekil, sevmiştik.
Lakin takip eden 90lı yıllar, içimizdeki çocuk başta olmak üzere pek çok dingiliğimizi madur etti. İlk özel televizyonlarla yaşadığımız meydan dayağı gibi görsel kirlilikte, İbo'yu bu kez dizilerde görme şahadetine eriştik. Ama ne erişmek? Unutamadığım ikinci sanatsal aktivite işte bu dönemden.
Ayrıntıların pixel pixel dimağa nakşolunduğu Ztar tv aydınlatmasında İbo, Billur Kalkavan'la sevişiyordu. Daha doğrusu dizide bittabi kötü kadını canlandıran Billur, sırt üstü keyifsizce yatan İbo ile sevişme halindeydi. Kamera pan yaptıkça, bir plan Billur'un İbo'nun kazak döşünü eme eme aşağılara indiğini, bir plan da İbo'nun durumdan nasıl da bayat lahmağcun tatmış gibi tiksindiğini görebiliyorduk.
İbo bizi paralize etmiş, ele geçirmişti. E tabi, devamı da geldi.
İbo kavramını özetleyen şeylerden biri, kadın sevme ve sahiplenme yöntemeleri. Ki temelde ikiye ayrılıyor; dayak ve diz altından vurdurma. Hatta hatırlarsınız Derya Tuna, İbo'nun Asena'yı gerçekten sevdiğini, ancak güvenlik kameralarına takılan dayakla anlamış, erkeğinin süregelen tutkusuna ise Günay'daki ilk sahnesinde topuğuna sıkılınca ikna olmuştu.
Aslında belki de incelememiz gereken vak'a Derya Tuna'dır, şimdi bi bilemedim. İbo'nun kadınları kimbilir ne bilimsel araştırmalara zemin, ne sosyal bulgulara gebedir zaten. Ah ah ah. Şimdi hepsi çok üzgün ama, üzerlerine gitmeyelim, mümkünse iyi enerji yollayalım.
Uğur Dündar İbo'yu anlatmak için "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık?" demiş, ben bunu İbo dedi sanmışım, neyse ki abilerimiz uyardı. İbo'dan çıksın ya da tanımlasın, bu söz bize tüm bir 80ler Türkiye'sini, köylünün nihayet efendi olurken ki o naif pişkinliğini, o kabına sığmaz orantısız gücün kutsanışını, o şaibeli servetlerin meşruiet ilanını anlatmıyor mu?
Öyle ki, Özal, Demirel, Saddam, Micheal Jackson, laz müthait kaçak inşaatı, soğan, isot ve silah topyekün, bir simya labarotuarında yek edilse, ortaya İbrahim Tatlıses gibi bişey çıkar sanıyorum.
Sahip olduğu otel havuzunun kenarında, Kur'an öperek magazin programına yolsuz hiç bir şeyi olmadığını açıklayan delilik il sınırına, hangi performans sanatçısı ulaşabildi yüz yılımızda? Soruyorum kendime, cevap bulamıyorum.
Oh Allahım İbo ölmedi neyse ki, ve ben şahsen buna memnunum.
İbo bu ülkede yüzleşmemiz gereken herşeyden bir parça gibi. Bu sebeple, onu hakir gören yeni kuşak hipsterlarımıza, bu topraklarda hayatta kalabilmek adına, bir daha düşünmelerini öneriyorum.
İbo'yu anladığımızda ve dahası, belli bir medeniyet sınırına getirebildiğimizde, bu ülkede yaşam standardı yükselecek. Nükleer santralin kapısına nazar boncuğu asarak radyasyondan korunamayacağımızı, nebleyim, bi Boğaz'a beş köprü yaparak trafiğe çözüm değil, yeni trafik getireceğimizi, birbirimizi vurarak veya hakir görerek mutlu bi toplum haline gelemeyeceğimizi öğreneceğiz.
Hadi iyileş İbo, çok işimiz var.
Biterken,
Hepinizden habersiz geçen hafta bi tane Kısmet Şov (stand up şeysi) yaptık, bu cumartesi gene yapıcaz. Yoklama almıyorum ama gelmeyenleri güvenlik kameralarından tespit edebilirim. B Base şurdaymış.
1 vatandaş cevab hakkı kullandı :
Okurken nasıl güldüğümü anlatamam. Hislerime tercüman olmuşsun, fazlasıyla esprili bir şekilde hem de:))
Post a Comment