Seni Küçük Dışlak

By | 5/22/2010 6 comments

Benim son kerte dışlak, işteneve-kediyemamaver yaşantım, dün akşam bir kuple renklenir gibi olacaktı. Ajanscak, nörd sektörümüzün bir mühim partisine katılma kararı aldık. Partiden önce de kanka yanına, Karaköy'deki yeni ofisleri civarına şöle bi uzanalım dedik.
Çenemde sivilce kod adı altında 8 aylık bebek kafası, olanca pejmudeliğimle, içmeye başladım. İçtiğimiz, 24 tl'ye aldığım nefis, köpüklü, rozé, bir Casa Mendes'di ve ben dışlağı, başıma açacaklarımdan habersizdim.
Şarabın bitmesine yakın dediler ki; "Yukardaki sergiye de bi bakalım". Hay hay canım, sergi açılışlarına biz memur aileliler asla hayır demeyiz; bi kere ikram var. Velhasıl içerisi adeta Nişantaşı rush hour nezihliğinde, "çok hoş ve elegan, lakin bana pas vermemelerinden çıkardığım kadarıyla gay" adamlarla dolu sergide gezinmeye başladım. (bu paragrafa da "açılışta şunlar vardı" tadında bikaç selebriti neym dropin yapabilsem baya tadımdan yenmiycektim ama...)

Ya çağdaş ya güncel ya da konsept sanattı valla, adını sen koy. Böyle plastik, eriyip birleşmiş parçalar yerlerde, yanındaki Tv'den iplik yolan adam videosu izliyosun felan... Tabi alışmamış götte konsep durmadığından, ben sergiden hiç bi b.k anlamadım. (bakın "olmamış" demiyorum, anlamadım, zorla mı?)

Ben mala bağlanma noktasındayken, sergi krotörü genç ve güzel bi hanım arkadaşım yanımda belirdi. Meğer sergiyi o düzenlemiş. Yanında da, ecnebi olduğu parlak gülümsemesinden ışık ışık saçılan bir bey. Yarebbi, öyle temiz yüzlü bi çocuk ki, adını sormadan boyband'de alırsın, o derece. Herneyse, bi şekil biz bu çocukla, bir video ve çeşitli plastik aksamlar önünde başbaşa dikilmeye başladık.

Bi muhabbet, bi sevimlilik olsun diye, çocuğa ecnebi dilinde "buneyaamuğakoyım? benhiçanalamdımhe" manasında esprikli cümleler kurdum. Ve tabi ki gencimiz, eserleri na önümüzde sergilenen New Yorklu sanatçı çıktı. Ben utançla yere bakarken, sadece panter desenli topuklularını ve frenç manikürlerini seçtiğim bi takım bayanlar, çocuğu -neyse ki- uzaklaştırdılar.

(in my defense: "Sanattan anlamıyorum öyleyse olmasın" diyen insanı, abim olsa sevmem. Amsterdam'a varsam, ikinci uğrak noktam Van Gogh müzesi olur; açılıştan kapanışa, bakar bakar ağlarım. Hayır, son derece çağdaş, en pırılından güncel de biriyim, niye olmuyor? Niye ya?)

Tabi dışlağın sosyal hayatla imtahanı burada bitmedi; sektörel partimize geçildi. Beleş içkiler çiş kuyruğuna dönüşürken paylaşımlar yaşandı. Danslar, türlü sosyal hırçınlıklar, ona selam buna naberler havada uçuştu; derken bi müsait saatte ekibimizin Kiki'ye uzanması gerekti.

Çıkışta alkollü kanka, içinde mac'i bulunan siyah çantasını bulma görevini verdi bana. Şu sağdaki odada felan dedi. Daldım bi yerlere, gayet siyah bi sırt çantası buldum. Açtım, içinden metalik mac book pro'su çıktı. "Hee budur" sırtlanıp voltamı alma telaşındaydım ki, gittiğimiz dükkanın sahibi "Nooluyo arkadaş o benim çantam" diye enseden kedi eniği gibi yakaladı beni. (enseyi ben ekledim, yakalanışım enikçeydi ama)

(in my defense: Bunda kızılcak bişey yok annem; Mac'i yolda bulsam kullanmam. iPhone'a, iPod'a tek gram prim vermiş değilim. Aplikasyon düşünürken bile Steve'e "İşin rast gitmez inşalla" bedduası ediyorum. Hayır bi de bulunduğumuz nörd diyarı itibariyle, her yer siyah sırt çantası, en az 30'unun içini açsan mac book pro çıkacak. Karıştırmış olamaz mıyım?)

Hülasa, bir gecede İstanbul entelijansına kendimi hem hödük, hem de hırsız olarak belletmeyi başardıktan sonra eve uzandım, 7-80. Yazımın geri kalanında, aslen dışlağın önde gidenli olup, sosyal bir hayat sürmeye hevesli bacılarıma bir iki tavsiyem olacak.

Dışlaklıktan Sosyalliğe Bebek Adımları

* Bir sergi açılışında, köşede tabakta bok bile görseniz, "Kim sıçtı la bunu?" atıp tutmayın. Sanatçılar genelde kendi açılışlarına geliyorlar.

* Bir gece uzanmasında en çok içkiyi siz için; böylece gecenin sonunda birilerinin çantasını-montunu alan namussuzdan ziyade, cebini helaya düşürüp, arkadaşın emanet fotoğraf makinasını çaldıran mağdur olursunuz.

* Böyle gecelerin akabinde, hem doğal beslenerek vicuttan toksinleri atmak, hem de hayatla barışmak için pazara gidin. Domateslere "güzel ama hormonlu" yorumu yaparken, satıcıya tepeden bakarak entellektüel birikimizi ispatlayabilir, Çanakkale domatesi diye hormonun ağa babasını, üstelik kazık fiyata eve getirerek, vicdanınızı rahatlatabilirsiniz.

Biterken...
Dışlak kelimesinin şahsım için icad edilişi, 2binlerin başına ve üniversite kankam Ebru'ya dayanır. Kavramı iredelemek için (bkz: sözlükte hala entryleri var)
Pazar hagatten ii geldi ya, enginardı, deniz tuzuydu, bel lastiği bol tayttı, tüm eksiklerimi güzelce tamamladım.
contemporain, contemporary, gogıla yaza yaza öğrenicem ya.
Newer Post Older Post Home

6 vatandaş cevab hakkı kullandı :

Pixie said...

Olmuş olmuş istediğin etkiyi bırakmasan da bi etki bırakmışsın bence :) Marjinal olmak iyidir :))

VodviL said...

seni seviyom ha ben.

Anonymous said...

kralsın

Unknown said...

guvercin adim hattaa! haha :)

Deniz sen olmasan benim gunlerim baya bos gecicek bunu farkettim ben ! Hay bin kunduz sen cok yasa emi!

Anonymous said...

bir roman bahsi geçti diye hatırlıyorum,lakin yeniden baktığımda bulamadım. open source iyidir güzeldir, ama fızıksal olarak da bulunabilse bu roman? eminim g yayın grubu (www.gyayingrubu.com) ilgilenecektir her yönüyle.