
Şu an memleketimizin iki güzide bloggerı Hazal Yılmaz ve Styleboom benden yazı bekliyorlar. Ve takdir edersiniz bi yazıya böyle başlamak, geri kalanının ne kadar dandik geçeceğine dair bir fikir veriyor. Ama ön yargılı olmayın sayın okuyucu. Her an sizi utandırabilirim, ya da kendimi. Hele başlayalım da...
Memleket/güzide/blogger/hanımlar benden yazı beklerken, ben şu an bi çekimdeyim. Bu çekim işi, akşamın dibine kadar sürecek, herkes arkadaş olmasına rağmen çok gergin dakikalar yaşanacak. İşte ben o dakikalara talibim. Şaka bi yana, yaşadığımız irili ufaklı gerginliklerin, sonra çemkirmelerin ve dahası itişmelerin kaçta kaçı, önyargılar yüzünden başımıza geliyor acaba?
Hazal'ı tanımazdan önce bloguna bakıp bakıp, "Vay amuğa koyayım" derdim. "Bu nasıl bi stil yani sürekli geziliyo, yeniyo içiliyo felan? İşi yok hatunun başka". Berlin'den beri tevbe aşamasındayım, çünkü hanfendiyle gezi maksatlı bir yolculuk yapmış ve böyle bir enformasyonun nasıl derlendiğini ilk elden görmüş bulunuyorum.
Oysa ben gezerken idmansız bir rastlantısallığa inanıyor idim. Hani sıfır bilgiyle öyle bir maceraya atılıcaz ki, sonunda sefil olduğumuz halde komik bir hikaye ile dönücez memlekete. Aslında çok da yanlış bi yaklaşım sayılmaz. Ama kadın -hazal- 2 wördlük bilgi atmış Viyana ile ilgili. Hiç mi bakmıyım? Bi tek müze gezmiycez heralde koca şehirde.
Viyana ile ilgili önyargım onların önyargılarından kaynaklı; 2000'lerde Jörg Haider adlı aşırı sağcıyı seçmiş bir millet Avusturya. Faşo demeye dilim varmaz ama bi yandan, o kadar medeni ve sanatla yoğrulmuş insanların ırkçı olmasını hakikatten anlayamıyorum. İnsanı insandan üstün ya da aşağı görmek, çok ayıp bişey ve her nasılsa, insanlığın temel motivasyonlarından birine tekabül ediyor. Yıl 2011 ve hala!
Hayatta anlayamadığım önyargılardan bir diğerini de, yazının girişindeki fotoğraftan dikizleyebilirsiniz. Ağzında HIV kurdalesi çizili olan benim. Belli ki HIV ilen enfekte olmuşum. Bi yandan tedavi de görüyorum tabi, insan gibi piknikteyim zaten. Öte yandan ardımda bir grup insan, hakkımda ileri geri konuşuyor. Foto çekilirken dönüp bunlara "Zaten canım burnumda, bi de ardımdan konuşuyonuz" çemkirdim. Oysa gerçek hayatta işler öyle olmuyor.
Dünya HIV vürüsüyle 80lerde tanıştı. Fredi Mercury öldü olm, boru değil. Uzun bi süre önyargılı insanoğlu, hastalığı cinsel ilişki ve kanla bulaştığı için eşcinsellere, fahişelere ve damarcılara uygun gördü. Nasıl bi yansıtma psikolojisiyse, "Yeterince edepli veya yasal olursak hastalanmayız" gibi bi kafalara geldi. Hastayı toplumdan dışlamalar falan. Adamı zorla hasta ettiler.
Çekim Allahına kadar devam ediyor bu arada. Kenarda saç spreyi koklayıp, tuvalete gitmekten imtina ediyorum. Zira her yerin bar, kafe, yatak odası seti olduğu bi yerde insan tuvalete de gerçek muamelesi yapamıyor. "Ya sete işiyorsam?" hissine kapılıyor. Bu bir önyargı mı, yanılsama mı, yoksa ben mi deliyim, tam bilemiyorum. Saç spreyiniz de mis kokuluymuş. Adeta Seda Sayan öpücüğü.
Lafımı bağlıycam, ama nasıl? İki sosyal sorumluluk yazısını bir arada çıkarmanın haklı gururu içindeyim çünkü. Kaldı ki gururum çok da haklı olmayabilir, yazı patlağa çıkabilir her an.
Viyana'ya "beni sevmediğine" dair bir önyargı ile gidiyorum evet. Öte yandan şinitzel yiyip, yöresel bağlardan şarap içmeyi, saraylara, operalara, Klimt Schiele ve diğerlerini ilk elden göreceğim müzelere takılmayı ummuyor değilim. Diğer atraksiyonlar içinse, hepsini benden iyi bilen, adeta bir yaşam mimarı Hazal Yılmaz'ı ve ekibini takip etmeyi planlıyorum. Bence siz de "Çok Gezenler Kulübü"nü takip edin, Twitine banın. Zira dönüşte bilet dağıtacağız. Uçak bileti, yurt dışına, Pegasus'tan.
HIV konusu ise burda dalga geçtiğime bakmayın, çok ciddi bir iş. Hayatı ve insanları ne kadar olduğu gibi, ne kadar basit ve ne kadar önyargısız algılarsak o denli iyi. Bir hastalıktan korkmak yerine, hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, o kadar doğru. O sebeple atacağınız ilk adım na şuraya tıklayıp, HIV virüsü hakkında bilgi almak olmalı (sorumlu blog adresine ise lütfen üstüne tıklayarak gidin) .
HIV çok psikopat bi virüs, bağışıklık sistemini bitirip, adamı başka hastalıklardan götürüyo ama tedavisi var. Üstelik beraber çalışmakla, aynı tabaktan yemek, aynı tuvalete iş görmekle bulaşmıyor. Lakin tedavisi var diye kondomsuz sevişmeyin, başkasının iğnesini değil çuvaldızı kendinize batırın. Beni konuyu uzatmak mecburiyetinde bırakmayın.
Saatlerimiz 21:30u gösteriyor. Çekimin 12. saatinde, stüdyoda herkes nikotin ve çayla beslenmeye başladı. Ben sükunetime sahip çıkıyor, işin gün içinde biteceğine inanıyor ve olaylara karşı daha önyargısız mevcudiyetimi koruyorum. Biliyorum bazen bunu başarmak çok zor. Başaramadığımda eski dostum empatiyi yardıma çağırıyorum.
Her durumda, her insanla, hatta bazen hayvanlık ediyor olsalar bile, empati kurulabilir.
Deneyin, seveceksiniz.
Biterken,
"Allahım sen utandırma" duasıyla başladığımız yazımız, deadline'ı 2 saat geçe nihayet bitiyor. Ben hala çekimdeyim. dönüşte anlatıcam viyanayı, beni sevmiş mi, yoksa numara mı yapmış, o zaman anlayacağız.
Önyargısız olmak demek bence en çok, önden sevmeye meyyal olmak demek. Aksi ispatlanana dek hepiciğini sevmek.
9 vatandaş cevab hakkı kullandı :
Le Pen'de olabilirdi ama sanki Haider'di o. Aman dikkatli olunuz Viyana diye Paris'i gezdirmesinler size.
yazıyı pas geçip içerikten bağlıyore..
ırkçılığk ;
insağnlar birbiririni ayırır.. ta en başa bile gitsek erkekin /höhöhö/ seçim yaptığını ve kadığn siktiğini tahmin edebiliriz.. tabi ibneliklerde olmuştur ama konu bu diil..
ayırmaya önce cinsiyetle başlayıp devam ettiğinde daha sonra hayvanıydı bitkisiydi, çikolatasaydı türlere ayrılıyore..
insanlığın insanlık için kabul gören hiçbir tanımı yok.. sosyal bilimler götümü yesin efem, hepsiğle taşşak geçilebilir.. onların çabası standart olalım, oluyor mu, olmooor.. asla da olmıcak..
yağni, ırkçılık nasıl oluyor cümlesi bir gerizekalının hatıra defteri tadı veriyor dimağlara.. deniz kusura kalmayasın yeğenim, zeki olduğundada yalıyoruz götünü, lafı alıver artık koltuk altına..
hastağlık ;
yukardaki eksik tanımda burda başlıyor zaten annem, hani insanlık için olanı, olmayanı..
insanlığın yapmaya çalıştığı tanımlar bizim süper olduğumuz, iyi olduğumuz vs. uyduruk kelimeler.. /kavram diil tabi yavşak, içi mi var bunun, içsiz köfte ayarında bu sikindirikler/
öylemiyiz pekiğ, sana nolmadığını söyliyim kasmadan yorulmadan..
kusurların var, hastalanıyorsun..
mükemmel değilsin, ölüyorsun..
işte burdan vermiş olduğumuz ufak, basit gazla ayağı debriyajdan yavaşça çekiyoruz..
hastalığın bizim bir eksikliğimiz diil, kökümüzün bir parçası olduğunu anlamak gerek..
bunu anladığında /hee kelimeler arka arkaya geldi, çözdün anladın, hee anladın/ yaşayan yada yaşamayan herşeyi eşit görmeye başlayabilirsin..
ama genede bu sensin, tüm dünyanın bunu düşünmesi mümkün diil, her türlü koşulu sağlasak aynı zekaya getirmemiz mümkün diil, bir yarım kıvrıma trilyon elektron bağı atıyor hacı..
en son yağni;
ırkçılık ok, hastalığa bakış ok.. büyük sırda diil..
ve değişmicek.. aids olan birinden koşarak kaçıcaklar, uyduruk iki reklam kampanyası çözseydi olayı markalar batmazdı.. reklağmcılık sosyal bilimlerin bize çaktığı bir başka çöp..
anladığını iddia edip yakınında olmamağkta ayrı bir tatlığ..
şimdi beni sorunlarımla yalnız bırakın /yok la bişi çoğk içmişim gecesinden bağırsaklarım içerde göbek atıyo, sıçmam lazım/
direk şöhretine kapılıp du bi okuyayım dediğim ilk yazındı. tanıştığımız anda oha sen o musun deyip dizlerimden sağ olanın üzerinde durup elinizi öpeceğim.
@tahsiste sınır tanımam - of haider tabi, büyük sallamışım. sallarken bi daha da dönüp bakmamışım. ama çekimdeydim işte, bi yandan.
yazıyı düzeltip, haiderin fotosunu da çıktı alıcam. tipi de bi katil potansiyelli yakışıklı herifin. bu bana ders olsun.
çalışarak elde ettiğin bir payenin sırf doğuştan sahip olduğun genlerinden dolayı yok sayılması ırkçılıktır. sahici hislerle içnde büyüttüğün aşkının sırf teninin renginden dolayı karşılık bulmaması ırkçılıktır. ömrünü vererek yarattığın evinin sırf kökeninden dolayı yakılması ırkçıklıktır. canından çok önemsediğin yavrunun sırf konuşamadığın bir dilden ötürü öldürülmesi ırkçılıktır. acil tedaviye muhtaçken sırf pasaportunda yazan veya yazmayan bilgilerden ötürü sağlık hizmeti alamamak ırkçılıktır ve savunduğun fikirler uğruna sırf inançların farklı diye diri diri yakılmak ırkçılıktır. İnsanlar farklıdır evet, tıpkı çikolata türleri gibi ama bu gerçek, bir başka çikolata türüne sırf türünden dolayı haksızlığı dayatma gücünü kimseye vermez. insanlar kusurludur evet, hastalıklar doğanın bir parçası belki, tartışılabilir, ancak yine bu gerçek herhangi birine herhangi bir hastaya karşı önyargılar besleme, onu görmezden gelme, onu toplumdan izole etmeye çalışma ve nihayetinde ona farklı bir ırk gibi davranarak yine ırkçılık yapma hakkı vermez. farklı olduğumuz eşit haklara sahip olmadığımız anlamına gelmez. tersini söyleyenler ya zayıflarla bir tutulmak istemeyenlerdir, ya da çaresiz umutsuzlar. ancak birşeylerin değişmeyecek olması savunduğumuz fikrimizden vazgeçirmemeli kanımca bizi.
ırkçılık ya da benim anladığım anlamıyla farklılıklara tahammülsüzlük, ilkellik bile değildir. sinsice yaratılmış bir panzehirdir. hepimizin farklılıklarımızı umursamadan eşit ve özgür yaşayabileceğimiz inancı zehrine karşı geliştirilmiş bir panzehirdir. ve bu panzehirin mayası önyargıdır. onu etkisiz hale getirmek de önyargıları yıkmaktan geçer.
@momos
olum bi rahat dur amına koim, ben bunları savunduğumu mu yazmışımda atarlanıyosun.. bi sakin..
ben durumu yazdım, değişmesi mümkün olmayan.. değişmemesinin temel sebebinide ta anasının amına gidip mağaradan karı kaldıran adama ittirdim..
böyle olmasın, şöyle olsun iyi güzelde hacı bu hayali neden canlandırmaya çalışıyoruz.. daha iyi hissetmek için mi.. bi altta 31 mevzusu var, ordan devam edelim o halde..
ben, bizzat, şahsen, kendim bir odun parçasıyla kendimi bile ayırmam.. ama bu gerçeği eğip bükmemi, üzerine boşalıp üzerine sigara yakmamı sağlamaz..
hayır la bide az zeki adamsın, neye şov yapıyosun.. hadi iki bira içelim gel, tatlıya bağlayalım..
@rene
ırkçılık/tahammülsüzlük umutsuzlukla güçlenir.
mağara adamı kadın zikmeye karar verdiğinde ayrımcılık yapmıyordu, içinden gelen dürtüyü tatmin etme uğraşı içindeydi sadece. muhtemelen kadından önce başka şeyler de denemişti ve sanmıyorum ki geçmişte kadının bu konuda söz hakkı olmasın. daha en baştan bile sıradan bir sex eylemine erkeğin kadını zikmesi adını vererek ayrımcılık yapan biziz.
hayal dediğin savunduğum fikirdir. bu fikri nasıl olsa hiçbir şey değişmiyor diye savunmaktan vazgeçersem kendimi inkar etmiş olurum. bu fikri savunarak da ne kendimi tatmin etmekteyim ne de herhangi bir şov peşindeyim.
ne zaman istersen ilk biralar benden olsun.
@beyler - ben bira içmem, tercihim jagermeiaster felan. ama beni de çağırın biraya, bi muhabbetim var nerden baksan.
@sizler, romalılar...
jager çıktı bide şimdi yaa ben mojito pipisine hakareti yeni bırakmıştım..
lan o eski joker olsada volkan nuri alçolarla otursa yanıma.. teeeeeyy..
-ordan üç jager çek biri pipisiz..
(olum bu pipi muhabbeti nedir, bütün gün ağzımdaydı, nerden duydum, kim soktu kafama, isepşın mı oldum lan ben, beynime mi boşaldılar..
momoş hacı vallahi olmaz ilk ben söyledim, biralar benden.. deniz belli ki kokteylci bi arkadaş, sen ona, oda bana..
ek not, dip not, senin o verdiğin mail adresine götünü dönüp bakmayışa kurban oliyim deniz, pipisiz seni, sus..
Post a Comment