Birkaç sene önceydi, Popstar yarışmasında
Erol Köse, ne yeri ne de zamanıyken,
"Sanatçımı seviyorum!" açıklamasında bulunmuştu. Sanatçının Gülşen, Köse'nin evli olmasından mütevellit bu sevgi kısa süre sonra b.ka sardı, taraflar hızla "o benim g.tümü yesin" çemkirme noktasına ulaştılar.
Tarafların en memelisi Mrs. Köse, o arada magazincileri bi punduna yatırıp: "Gülşen'in son okuduğu kitabı biliyorum! Marquez'den Benim Hüzünlü eüüü.. Unuttum" dediydi. Benim için bir magazin piiki olan bu noktadan sonra, hiç bir manage a trois yeterince keyifli değildi artık.
Lafı nereye bağlıycam; tam da şu günlerde çıkıp dağa taşa "Siyasetçimi seviyorum hulen!" beyanatlamak istiyorum. Çünkü biliyorum, tatlı prens Kayahan'ın da ifade ettiği gibi, bugün hepimizin yolu sevgiden geçse, memlekette dert tasa kalmaz idi.
İşte Sevdiğim O Siyasetçiler...
Devlet Bahçeli: Şu nadide isme bir bakın hele; hem devletin ağırlığı hem bahçenin ferahlığı; öyle bi insan ki Sayın bahçeli, orman içine kaçak kemerburgaz villası hissi veriyor. Üstelik mantıklı biri; bunu MHP'nin 40. yılına istinaden giriştiği numeroloji herakatından anlayabilirdiniz. "
2009'un sıfırları at, topla 11. Allah birdir, o 1'i çıkart, 10. 4 ile çarp, neymiş? 40. Bu tesadüf olmaz." Ben tesadüflere inanmam zaten...
Bahçeli Bey'in bi ilginç özlelliği -ki ben erkekte ilginçliği severim- felaket halde kan tutuyo kendisini. Kan birliği, DNA kardeşliği hususlarında tvaylayt vampiri gibi titreme geliyo ve ben konuyu hiç anlayamıyorum.
Geçen national geographic, "
insanın aile ağacı" belgeselinde,
spencer wells diye bi adam,
hepimizin afrikadan dünyaya yayılan 2bin kadar atadan türediğimizi anlatıyordu. İnsan DNA'sı %99 tıpatıp aynıydı. Yani bi japon, bi Türk, bi Fillandiyalı ve bir Kürt'ün DNA farkı, fıkra konusu olmaktan öteye geçmiyordu. Peki siz nasıl bir fıkra konususunuz sevgili Bahçeli? - ki ben erkekte komikliğe bayılırım-

Deniz Baykal: Bu güzel insanı ne vakit düşünsem, aklıma defne sabunuyla yıkanmış, gümşi ışıltılar saçan saçları gelir. Sanki bana Olimpos tanrısı yarebbiim, o ne endam? Üstelik ölümsüz de galiba; dünyanın en uzun süre mualefette kalan adamı seçilmezse, yeminlen posta koyarım Guiness'e.
Baykal canikomun tarihi icraatları saymakla bitmez aslında; hemen Riki Martin'in "Un dos tres" şarkısıyla miting meydanlarına sekişi geliyor misal aklıma. Yunanistana doğru Kemalist kulaçlarını hele, unutmak istesem de olmuyor; gecelerime doğuyor Baykal bazı bazı.
Sayın Baykal'ın en beğendiğim özelliği stil sahibi bir birey olması, bukelemun stili, anında görüntü. -bir erkekte değişikliği sevdiğimden bilmem bahsetmeme gerek var mı?- Bugün bakmışsın straplez Türk bayrağı giymeyi, öteki gün çarşafı destekliyor. Halbukisi ikisini de giymişliği yok. Kendisine tavsiyem bu yönde. Deneyiniz sayın baykalcığım, hangisini yakıştırırsanız artık...
Sitemde sadece iki buton var; biri senin biri benim için... tayyiperdogan.com
RTE: Bi nevi
stocholm sendomundan olacak, ben RTE'me adeta tapıyorum. Delikanlı, vanminitçi, mintan yakalı, fiyakalı... Bir erkekte arayıp bulamadığım pek çok güzellik, kendisinde bol keseden mevcut. Kese demişken;
oğluna gemi almış bi baba o, iskele babası değil, iskelenin bizzat kendisi.
Recep Biriciğim, gezmeyi görmeyi seven insan; ekseriyetle havanın sıcak, kadınlarınsa üstü kapalı olduğu memleketleri seviyor ama olsun. Amerikanya'ya da sık sık gidiyor. Ne ırkçılığı ne de homofobisi var maaşallah, Obama'nın elini nemli avcuna alışı ne duygusaldı. (ha buyrun hatta aynen sezyumdan çırpayım.)

Tüm üstün özelliklerinin yanı sıra beni Tayyip beylere adeta mıknatıs gibi çeken şeyse, kesinlikle karizması. Hani bazı insanlar "ekmek" dese komik olur ya, Erdoğancığım da ne dese aynı ölçüde güçlü ve inanılası (öyle sıtrong bir prezınsı varki). Çıkıp bi uluslararası panelde "Köyekmeyi, köyekmeyi" diye bağırsaydı şayet, çok geçmeden "köyekemeği" siyasi bi slogan haline gelirdi şüphesiz.
Biterken...
Bi yılbaşı da kar yağsa, İstanbul'da kimse dışarı çıkamasa, apartmanlara kısılanlar arasında komşuluk ilişkileri alevlense, ben bahçede mangalda sucuk kızartsam ve brendi diklesek sonra... O sucuktan yemen mi?
12 vatandaş cevab hakkı kullandı :
Yerim be yemem mi.
mutluluğun_jpegi üzerinde bir de beden dili analizi yapmanı, o dizaltı dar etekli tombul bacaklı gün teyzesi oturuşunu da irdelemeni yürekten isterim.
Denizcim,
Ahmet Türk diye etiketlemişsin yazıyı, lakin blog kapatma davası açılmasın diye midir, nedir, unutulmuş kendisi :)
"2009'un sıfırları at, topla 11. Allah birdir, o 1'i çıkart, 10. 4 ile çarp, neymiş? 40. Bu tesadüf olmaz." gerçekmi yoksa uydurdun mu yaw çok komikmiş:)
şımarıkcığım, ahmet türk çeşitli nedenlerden kaynadı evet. daha özgür sistemlerde, daha eşit yarınlarda inşalla.
kasux, parti seçim stratejisini numeroloji ve 40. yıl üstüne kurma fikri gerçek, yaşanmış. metinde ben biraz doğaçlamış olabilirim
http://www.youtube.com/watch?v=6_LovIqaD4c
ilgili video
deniz ya keşke komşu olsak:)
muahaha o benim g.tümü yesin çemkirmesi nedir.
ben de diyorum ki evacım, şu kıza teşvikiyede bigün çarpsam, elindeki hediyeyi düşürtsem. sonra o beni dövmeye kalksa da, bende; "aa eva, yakışıyo mu allasen" diyiversem. öyle şeyler...
Ha's.ktr p.z.v.n.k Osman'ı nasıl değerlendirmektesin acaba?
'mEnage e trois', mAnage diil.
moi, je suis le çakma francofon.
desolé:P
Bahçelinin o halini izlemiştim...
pzarlak zekasını iyi konuşturuyor... :)
Post a Comment