Camoka'nın Kadınları

By | 2/06/2013 5 comments

Bugün sizlerle tamamen götümden uydurduğum bir hikayeyi paylaşmak istiyorum sayın okuyucu. Hikayem o kadar uydurma ki, ana karakterinin adı Camoka. Sözlüklerden baktım, tarihte Camoka diye bir Türk büyüğümüz var. Kendisi kürküyle, postuyla, ata binip, tersten ok atabilmesiyle, tam bir kabile lideri. Ayrıca Timuçin'in yani (aka) Cengiz Han'ın, çocukluk kankası. İkisi de Türk ve erkek olduklarından, bir noktada aralarında güç husumeti olmuş elbet. Ve günün sonunda Timuçin, Türk sinemasında aşırı makyajı ve tuhaf at kuyruğu ile tasvir edilen Camoka'nın belini bir güzel kırdırmış.

Bizim uydurma hikayemizdeki Camoka'nın ise, tarihsel gerçeklerle uzaktan yakından alakası yok. Bizim Camokamız hem bir beyefendi, hem de bir serseri. Hem çılgın bir pozitif enerji çocuğu, hem de yıllanmış bir bilgisayar kurdu. Belki ecdadı vaktiyle ata binip, ok atmıştır, hatta kesin atmıştır. Çehresindeki kara gözler, gerektiğinde itibarlı bir sertlikle çatılan kaşlar, bize kanında o eski kabile şeflerinin DNA'sını taşıdığını anlatıyor. Fakat Camoka, her nasılsa, ecdadından miras vahşiliğin zerresini karşısındakilere yansıtmıyor.

Cihangir - Çukurcuma hattından geçiyor, yahut belirli gece ortamlarına katılıyorsanız, Camoka'yı mutlaka görmüşsünüzdür. Uydurma bir kişi olması, neticede, görünmez olduğu anlamına gelmiyor. Hafif kıvırcık saçları, kocaman bir gülümsemesi, yakaları degaje dekolteli, nefis baskılı tişörtleri ve yanında daimi olarak kadınları var. Hem de ne kadınlar...

Hikayenin başlığı itibariyle bir noktada kadınlardan bahsedeceğimi zaten tahmin etmiştin biliyorum seni cin okuyucu. Evet, Camaoka'nın kadınları mühim, çünkü hepsi güzel, hepsi cıvıl, hepsi renkli kadınlar. Çılgınlık seviyeleri orta- ortaya karışık devirlerde, hepsinin mutlaka ama mutlaka bir sanatı, bir mevzusu var. Ha, diyemeyiz ki bu kadınlar fevkalade uysal mizaçlı birer eş, harikulade yetenekli ev kızlarıdır. Yahut şunu da diyemeyiz mesela; bunlar burnu yukarıda, kaknem, üstelik namusu derya hanım efendilerdir. Diyemeyiz çünkü değillerdir dostlar, olmayacaklardır.

Ne kadınları, ne de Camoka'yı töhmet altında bırakmamak için hemen belirtmekte fayda görüyorum, Camoka'nın kadınları isim tamlamasını lütfen, "Camoka'nın metresleri" olarak okumayalım, tarihi bir hataya düşeriz. Bu kadınlarla Camoka'nın ille de bir gönül alakası, yahut uzuv teması olması gerekmez. Olduysa ne ala; buna da "hayır, asla, kat'iyen" denmez. Lakin Camoka genelde bu tür kadınları mıknatıs misali kendine çekmekte, onlarla arkadaşlık edip, beraber yaşamakta, gece eğlentiye çıkıp, gerekirse parmak ucunu sürmeden, aynı yatakta beraber uyumakta, ertesi sabah ise kadınları mutlu, huzurlu, kendine saygısı tam vaziyette evine yollamaktadır.

İçinizde "Ay ne var bunda ayol?" diyenleriniz kadar, "Ne demek eve eğlenceden gelen kadını yatağına alıp, yalamadan, bir dil ucu dahi sürmeden evine yollamak? Mal mı bu dürzü, ibne mi?" soranlarınız da olacağından adım gibi eminim. Soruyu cevaplayayım, hayır, Camoka cinsel tercihi son derece hetero, üstelik pornografi olsun, erotizm olsun gayet arşivlerce kaynağa sahip de bir kişidir. Asaleti suskunluğundan, anormalliği de bu normalliğinden gelmektedir. Onunla tanışan kadınların çok geçmeden kafilelerle evinde takılmaya başlaması, hiç bir çekinme yahut rahatsızlık duymadan odasında soyunup dökülebilmesi, ne kadınlarımızın ar damarı çatlaklığıyla, ne de Camoka'nın kendi cinsine ilgisiyle açıklanabilir.

Camoka kadınlara güven verir, çünkü onun yanında kadın "Of olm karılara bak!"taki "karı"dan "N'aber abi?" deki "abi"ye, yani sıradan, basit, kendi halinde bir insana dönüşmektedir.

Sanıyorum Camoka'yı bu kadar betimlediğimiz yeter. Şimdi hikayemizin kalanına göz kırpmamız gerekiyor. Camoka ile yaşayan bir nesil kadın, iki nesil kadın, üç nesil kadın derken, Camoka yerini de uzun yıllar pek değiştirmediğinden, devrelerce, tabur tabur kadın yetişiyor. Bu bayanlar centilmen serserimizin evine gide gele, kala partileye, birbirlerine iyice ısınıyorlar. Aralarında üçlü beşli gruplaşanlar, ekip kuranlar oluyor. En başlarda birbirini pek çekemeyen, yeni gelene hemen diş bileyen, ötekileştiren ve sık sık kıskançlık kavgaları Cihangir sokaklarını inleten bu kadın çetesi, gide gele uzlaşmanın bir yolunu buluyor.

Uzlaşmak.
Ne kadar hoş bir kelime! Bu kelimenin etrafında, dayanışmaya, ilerlemeye, yeniden doğuşa, güzel günlere açılan kapılar var. Kadınlar uzlaşınca bu kapıları birer birer açmaya, hatta o kapılardan geçmeye başlıyorlar.

Hemen burada araya girip, gözünüzde Alice in Wonderland'deki, yahut denemiş olanlarınız için LSD tribindeki "kapı"ları canlandırmanızı rica edeceğim. Ah o kapıların ardındaki dünyaları görsek, bir görebilsek, artık gündelik hayatın eziyetleri etimizi o kadar kolay acıtmaz. Gelecek karşımızda vahşi bir hayvan gibi asabiyetle solumaz. Kaderimiz bu hayvanın insafına emanet ettiğimiz biçare bir ceylan gibi ezik ezik inildemez.

Bana öyle geliyor ki, herkesin kafasındaki kapıların ardını bir kez görmesi gerek. Görüp de geri gelenin hayatı kolaylaşacak diye bir kural yok elbet. Fakat dünyada geçireceği süre daha kullanışlı bir zamana dönüşebilir pekala. Bizim kadınlarımıza, yani aslen Camoka'nın kadınlarına da böyle oldu.

Kadınlar önce yer altına indiler ve örgütlendiler. Yeraltı dediğimiz andırgrand eğlence merkezleri, örgüt dediğimiz de moda ile beslenen bir cemiyet hayatıydı ama olsun. Her devrimci harekette yaldızlı bere ve parka kombinasyonu uygulayamazsınız, tutmaz. Giderek yeraltı, yer üstüne taşındı, Camoka'nın kadınları lobisi ve faaliyet cetveli olan bir ekibe dönüştü. O esnada, arkadan yeni kuşaklar yetişiyor, eski kuşaktakileri yeterince cür'etkar olmamakla ve tüysüz Erasmus oğlanlarına aşırı düşkünlükle itham ediyorlardı. İthamlar az daha minik bir iç savaş çıkartacaktı ki, bereket mevzuubahis tüysüz oğlanlardan birkaçı, bir gece Mini'de olaya el koyup, basın açıklaması yaptı.

- Dears Camoka'nın kadınları. Sizi neyin birleştirdiğini görmüyor musunuz? Avrupalı herhangi bir kadın gibi yaşayabilme ihtimalinin etrafında, ateşe uçan pervaneler gibi dolandığınızın farkında değil misiniz? Sokaklarınızda, evlerinizde, işlerinizde mutlu ve özgür olabilmek için, ihtiyacınız olan erkeğin tamamını AB'den ithal etmeniz olanaksızdır. Bu yüzden lütfen kendi erkeğinizi kendiniz üretiniz. O erkeği üretecek sistemi inşaa etmenin bir yolunu bulunuz. Bizim de sarı pipilerimiz bir yere kadar yani. XOXO.

İşte bu açıklamadan rüzgarını alan Camoka'nın kadınları hareketi, adeta küheylan bir at gibi şaha kalktı. Önce İstanbul'un, sonra internetin de yardımıyla tüm ülkenin kadınlarını tek tek buldular, onlara ulaşıp hayallerinden bahsettiler. Taciz edilmeyecekleri, tecavüze hele neredeyse hiç uğramayacakları, kadınların serpme Van kahvaltısı gibi bol bol, sere serpe öldürülmeyeceği bir ülke! Eşit bir ülke, aklı başında, sıradan, normal bir ülke!

Başlarda direniş korkutucu boyutlardaydı. Camoka'nın kadınlarına linç ve tecavüz fetvası veren sahte hocalar mı dersin, "halkı erkekten soğutmak" suçunu eski 301'in yerine yerleştirip, kadınları Anayasa Mahkemesi'nde yargılamaya çalışan mı dersin... Linç, toplu taciz, medya işbirlikçiliği ile kadınların tek tek ahlaksızlıklarının irdelenmesi, terörle mücadele kapsamında göz altı... Artık altı yaşında bir çocuğun bile ezbere sayabileceği tüm karşı tepkiler yaşandı elbet. Lakin ok yaydan çıkmış, üstelik koşan bir atın üzerinden, geriye doğru atılmıştı. Ve o ok gidip, binlerce yıldır süren eşitsizliğin tam kalbine saplandı.

Camoka'nın başbakan seçildiği gece, kampanyayı yürüten her meslek ve yaş grubundan binlerce kadın, sokaklarda takımı nihayet şampiyon olmuş birer Fenerli gibi, çılgınca eğlendiler. Tezahüratlarla  şarkılarla, göbek havalarıyla sokakları, meydanları inlettiler. Aralarında ilk kez gece kadın kadına dışarı çıkanlar kadar, piyırsingli göğüs uçlarını açıp sergileyecek denli sokağa yatkınlar da vardı.
Ve o gece her biri evlerine, sapa sağlam döndü.

Biterken,
birkaç ay önce uçakta aklıma geldiydi bu, o arada kocalar, eski kocalar, kuzen ve babalar boş durmadılar, onlarca kadın öldürüldü. tecavüze uğrayanların kemik yaşı namussuz çıktı, adalet tecavüzcüleri öptü, bir kutlamadığı kaldı. turist anneler öldükleri yerde cia ajanı ya da kurye olarak bu felaketi hakketmeyi başardılar. 
işte böyle bir ortamda, camoka ve kadınlarını kucaklıyorum. kendileri kim olduklarını iyi bilirler.

Newer Post Older Post Home

5 vatandaş cevab hakkı kullandı :

Unknown said...

Temel eğitimde "karsi cinsle arkadaş olmak. Onlar da insan" baslikli bir dersimiz olsaydi keşke. Laylay...

sponsored by firuzağa çay bahçesi

Anonymous said...

Bu hikayede neden bir Camoka var?

Camoka da, Temucin de Turk degil Mogoldu. Bayan olmak tarih cehaletini gerektirmez.

Ne Camoka ne Timucin de Turkdur, her ikisi de Mogoldur. Bayan olmak tarih konusunda cehalete ozur degildir. Hikaye uydurabilirsiniz, cok da guzel bir hikaye olur ama tarih hakkinda ya da tarihi kisiler hakkinda bilgi verirken biraz dikkat lutfen. Hikayelerinizin devamini diler teveccuh ederim.